ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Dev Gelincik... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Dev Gelincik...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Dev Gelincik... Empty
MesajKonu: Dev Gelincik...   Dev Gelincik... EmptyPtsi Tem. 22 2013, 23:13

Dev Gelincik... O6pt

Dev Gelincik...

Olur da kendinizi bir gelincik tarlasında bulursanız bir gün, ne olur siz de bunu bir deneyin. Uzanın yere şöyle bir sırtüstü. Kapayın gözlerinizi. Bir uzun an için tutun soluğunuzu; toprağın tıp tıp atan nabzını dinleyin...

Çocuktum, belki altı, belki yedi yaşında. Annem, anneannem yanımda. Bahar aylarıydı ama sıcak ki ne sıcak. Bir arabaya doluşmuş bir yerden bir yere gitmekteydik. Tatile mi çıkmıştık, yoksa akraba ya da hasta ziyaretine mi gidiyorduk bilemiyorum. Ayrıntılar tamamen silinmiş zihnimde. Hayal meyal hatırlıyorum. Ama işte bir sahne var ki, olanca netliğiyle duruyor hafızamda. Tıpkı dün gibi, nanemolla bir çocuktum ben oldum olası. İçine kapanık, utangaç, hayal dünyasında yaşayan, durmadan hikâyeler anlatan. Ve her nanemolla çocuk gibi beni de sık sık araba tutardı. Dururduk mecburen. Yol kenarlarında. Olur olmadık sapaklarda. Tarlalara koşardım her seferinde. Ve işte o seyahatte ben gene böyle yüzüm sapsarı arabadan indim; koştum, koştum ve aniden durdum. Her şeyi unuttum. Midemin bulantısını, canımın sıkıntısını. Kendimi bir gelincik tarlasında buldum...

Büyükler arabada sabırla beklerken, sırtüstü uzandım yere ve gelincikler arasından baktım sonsuz gökyüzüne. İnanır mısınız bilmem ama o an gökyüzünün rengi bile farklı göründü gözüme. Pembeye çaldı sema. Pembe ki nasıl şeker. Pembe ki nasıl derin, katman katman. Adeta yerdeki gelinciklerin kızıl ışıltısıyla gökyüzü de yeni bir renk aldı. Kimseye söylemedim bu sırrı. Deli derler diye kendime sakladım bunca sene...

Ama olur da kendinizi bir gelincik tarlasında bulursanız bir gün, ne olur siz de bunu bir deneyin. Uzanın yere şöyle bir sırtüstü. Kapayın gözlerinizi. Bir uzun an için tutun soluğunuzu; toprağın tıp tıp atan nabzını dinleyin. Rüzgârın uğultusunu. Yabani otların hışırtısını. Uzaklardan gelen araba ya da insan sesleri incelerek ulaşsın kulaklarınıza. Medeniyetin dışına çıkın bir an. Tüm bu koşturmacanın, hayhuyun ve bitimsiz telaşın ötesine. Sonra aniden açıverin gözlerinizi. Ve bakın semaya. Bakın bulutların pembeleşen rengine. Gelinciklerin boyadığı gök kubbeye...

O gün bugündür gelincikleri sever, ne zaman yol kenarında uzun, ince ve narin boy verdiklerini görsem eski bir dosta merhaba dercesine heyecanlanırım. Gelincik ne güzeldir ismi ağızda eriyen akide şekeri gibi. Doğrusu her çiçeğe nasip olmaz böyle güzel bir isme sahip olmak. Gelincik şanslıdır. Üstelik bir değil birçok ismi vardır, yöreden yöreye değişen: Gelineli, gelinotu, gelinkadın, gündüzgülü ve daha niceleri. Belki bugünkü nesiller çiçek ile gelin kelimesini yan yana getirmekte zorlanabilir. Her ne kadar bugün gelin dendi mi beyaz rengi düşünsek de daha eski Türk örf ve adetlerine baktığımızda, aslında kırmızıdır gelinliğin rengi. Ve işte gelincik, gelinliğini giymiş bir çiçek gibi nazenin boy verir. Tüm çiçeklerin dişi olduğunu sanmayın. Bazıları pekâla erkektir. Kadınsılığını gelincik kadar güzel, enerjik ve aynı zamanda letafetle taşıyan kaç çiçek biliyorsunuz...

Gelincikten bahsedip de Adonis’in hikâyesini anmamak olmaz. Hani şu dünyalar yakışıklısı, erkeklerin en alımlısı Adonis. Doğar doğmaz, orman perileri onu yanlarına alır ve kendilerinden biri olarak görürler. Ne de olsa o kadar güzeldir Adonis. Bir peri kadar güzel...

Efsanenin buradan sonrası kaynaktan kaynağa, anlatandan anlatana değişkenlik gösterir. Her efsane gibi, her eski ve evrensel hikâye gibi bunun da gelip dayandığı bir kavşak, bir yol ayrımı var. O ayrımdan sonra çatal çatal başka yollar çıkar karşımıza. Her yol beraberinde bir başka yorum getirir. Başından sonuna, tek bir biçimde anlatılan bir hikâye yok ki yeryüzünde. Biz şimdilik en çok bilinen yolu ve yorumu takip edelim...

Elif Şafak

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Dev Gelincik... Empty
MesajKonu: Geri: Dev Gelincik...   Dev Gelincik... EmptySalı Tem. 23 2013, 02:00

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dev Gelincik...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Denemeler-
Buraya geçin: