ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sevgiye ve Yaşama Dönmek... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sevgiye ve Yaşama Dönmek...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevgiye ve Yaşama Dönmek... Empty
MesajKonu: Sevgiye ve Yaşama Dönmek...   Sevgiye ve Yaşama Dönmek... EmptyPerş. Nis. 18 2013, 21:29

Sevgiye ve Yaşama Dönmek...

Bir insanı anlamak, onun her hareketini doğrulamak demek değildir. Bir insanı anlamak, onun koşulları içinde değerlendirmektir. Yoksa hiç kimse bir hakim ya da ilah gibiymişçesine, bir diğerini yargılamak hakkına sahip değildir. İnsan aslında, dünyada tek başına ve onun kaderine ilgisizmiş gibi duran evrenin içinde yapayalnızdır. İşte bu gerçeği görmek ve kabul etmek zorundayız. Ve bu sorunu, insanların kendi başlarına göğüslemekten başka çareleri de yok gibi gözükmekte...

Bunu, onlar için çözecek doğaüstü bir güç de bulunmamaktadır. İnsan, kendi sorumluluğunu bilmek, bunu üstlenmek ve hayatına ancak kendisinin, o da kendi içsel güçlerini (sevgi, akıl ve üretici güçler) geliştirip, onların meyvelerini oluşturarak bir anlam verebileceğini, artık iyice anlamalıdır. Tek bir çözüm var: Gerçeğin gözünün içine bakmak. Yirmi yaşındaki gençlerden, ileri yaşlardaki başarılı işadamlarına kadar birçok insan, artık kendilerinden başka hiç kimseye ihtiyaç duymayacak derecede katılaşmalarının suçunu da talihsizliğe atarlar. Onları seven hiç kimsenin bulunmadığını, hiç bir yakın arkadaşları olmadığını ileri sürerler ve kendilerini olarak nitelendirirler...

Ama bu yalnız ve sevgisiz kalış, aslında bir şans işi değil, onların kendi seçimlerinin sonucudur. Çünkü yardımseverlik, dostluk, duyarlılık ve şefkat gibi özelliklerini kaybetmek, onların suçudur. Böyle katı, içe kapalı ve dokunulmaz ya da acı çekmez hale gelmekle, bir zafer kazandıklarını sananlar çoktur.
Kişinin kendini sıkan ve daraltan bağlardan sıyrılabilmesi için, ilk önce en büyük engelden ve hapisten, yani bencillikten kurtulması gerekir. Bunu gerçekleştirebilmek ise, bağlanılan şeylerden ayrılmayı bilmeye, bölüşmeyi ve paylaşmayı öğrenmeye ve ilk adımlarla beraber doğacak olan her şeyi elinden kaçırma korkusuna karşı göğüs gerebilmeye dayanır...

Yaşamın acı gerçeklerini algılamak olumlu enerji ile olur. İnsan, bir bütündür düşüncesi, duyguları ve hayat pratiği, birbirinden ayrılamaz. Duygusal açıdan özgür olmadıkça, düşüncesi de özgür olamaz. Toplumsal ve ekonomik şartlardan bağımsız olmadan ise, duygusal özgürlüğe ulaşamaz. Mutluluk ya da mutsuzluk, aslında insanın bütünsel kişiliğinin bir parçasıdır. Doğal davranışlar ve bedensel dışa vurumlar, kişinin mutlu mu, mutsuz mu olduğunu gayet güzel açıklarlar. Bir insanın gergin yüzü, yorgun hâli, hastalıklı oluşu, sinirsel baş ağrıları ve bazen de hiçbir şeyi umursamaması, mutsuzluğun belirtileri olarak dikkatleri çeker. Ruhsal huzur ve bunun dışa yansıyan rahatlılığı, sevecenliği ve sakinliği ise, mutluluğun göstergeleridir...

İnsanın hayatı boyunca en önemli ödevi, kendi içsel güçlerinin ve iç potansiyelinin gelişmesine, ortaya çıkmasına, kısaca içsel doğumuna gayret etmektir. Bu çalışmasının sonucu ve mükâfatı ise, kendi gerçek kişiliğini elde etmesidir. Sevme eylemi sırasında, insan kendisini evrenle bir olmuş gibi hisseder. Ama gerçek sevgiye ancak, kişinin bu süreç içerisinde bile kendi varlığını, bütünlüğünü ve bir tek kerelik oluşunu unutmaması sayesinde varılabilir...

Eğer bir diğer insanı kendimden ayrı ve farklı olarak algılıyor ve onu bir yabancı gibi görüyorsam, aslında ben, kendi kendime karşı bir yabancıyım demektir.
Değerler, insana; teselli, cesaret ve umut verir, ayrıca onu hayatta, dünyaya bağlı ve ayakta tutacak bir takım hayaller kurmasını da sağlar. Böylece değerler, toplumla da, bir uyum ve bir barış içine girmiş olur. Yani herkes istediği kaynaktan içer suyunu; isteyen Tanrıdan, isteyen de toplumsal örgünün ve onun oluşturduğu değerlerin elinden...

Nurullah Aydın

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevgiye ve Yaşama Dönmek... Empty
MesajKonu: Geri: Sevgiye ve Yaşama Dönmek...   Sevgiye ve Yaşama Dönmek... EmptyCuma Nis. 19 2013, 01:25

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevgiye ve Yaşama Dönmek...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şimdi Sana Dönmek Var Sevgili
» Yaşama Sevincim
» Dünyada Yaşama Kaynağı Olarak Kur'an
» Çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin
» Hayatın Renklerini Hiç Düşündünüz mü? Hayat, Yaşama Cesareti Olanları Sever...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Denemeler-
Buraya geçin: