ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Kadın Dili: Bükçe =) Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Kadın Dili: Bükçe =)

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
miftah
Admin
Admin
miftah


Mesaj Sayısı : 3360
Kayıt tarihi : 26/07/08

Kadın Dili: Bükçe =) Empty
MesajKonu: Kadın Dili: Bükçe =)   Kadın Dili: Bükçe =) EmptyC.tesi Mayıs 16 2009, 12:57

Sema Maraşlı'nın Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz kitabından

Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt
vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt
vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden
oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim.
Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum. Geliyor aslan
parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu
süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten sonra konuya
giriyorum.

Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam
göstermem gerekiyor.

Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne
anlatacağımı zannettiyse!

-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.

-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama
ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar
modern olamadım.

Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif
yaparak muhabbet edelim bakalım.

-Kaç dil biliyorsun oğlum sen?

-İngilizce, Fransızca, bir de Türkçe'yle üç dil oluyor.

-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar
tarafından kullanılır. Sen buna "kadın dili" de diyebilirsin.

Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya
cıkıyor.

-Kadınların ayrı bir dili mi var?

-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük
zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla
mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe'yi öğrenmeli.

İyi de niye Bükçe?

-Çünkü kadınlar konuşurken, genellikle söyleyecekleri sözü net söylemezler.
Eğip bükerler; onun için dilin adını "Bükçe" koydum.

-"Bükçe zor bir dil mi baba?" diye sordu gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir
kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar
sözü bükerek bükçe konuşurlar sonra da senin sözün doğrusunu anlamanı
beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Çinli bir
karın var, sen karına sürekli Fransızca "seni seviyorum" diyorsun ama karın
hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum" un onun için bir anlamı
yoktur. Ona Çince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden
bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar ?

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır cevabı
alıp kırılmaktan korktuklarından sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi,
kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların
iletişim yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan,
küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar.
İşin kötüsü kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri
de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için leb deyip bekliyorlar. Hatta
bazen, leb demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. "Niye leb demek
zorunda kalıyorum da o düşünmüyor?" diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan'la böyle sorunlar yaşıyoruz. "Niye düşünmedin?" diye
kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar,
küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendileri gibi düşünceli
olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız,
onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum, Bükçe'yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır
mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile
anlattığı bir konu, Bükçe'de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken
sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu
sana "Bugün bir elbise aldım." diye söylemez. Elbise almak için dışarı
çıktığı -ndan başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise
denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından, alırken yaptığı
pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, "Hikaye anlatma, ana
fikre gel, kısa kes." demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde bittin
demektir. İster öyle de, istersen "seni sevmiyorum." de. İki durumda da
"seni sevmiyorum" demiş olacaksın.

-Ne alakası var baba "seni sevmiyorum" demekle "kısa anlat" demenin?

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini
düşünürler.

-Bu önemli. Bükçe'de dinlemek sevmektir diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken
bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye
düşünürler ve gözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar.
Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz
şeydir.

-Geçen hafta Canan bana "Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi
duracağım." dedi. Ben de "Böyle de iyisin." dedim. Canı sıkıldı, bir kaç
saat surat astı. ";Neyin var?" diye sordum. "Hiçbir şeyim yok." dedi. Sence
nerede hata yaptım?

-"Böyle de iyisin" derken o "de" ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu
şöyle anlamıştır. "Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama
tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin."

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da
aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat
bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O
gün "Hayatım sen zaten Çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın
yok." deseydin, günün zehir olmazdı.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her
kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa
yapsınlar.

-Aferin oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne
babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul
etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar once annene, annesi için "Biraz cimri." demiştim. Hala
"Sen benim annemi sevmezsin." der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme
sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları
anlayacaksın ama "Sen şunu mu demek istiyorsun?" diye asla yüzüne
vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de
diyebiliriz. O beni iğnelediğinde "Niye bana iğne batırıyorsun?" Diye
sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.

-Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. "Akşama tok mu
geleceksin?" diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir.
Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım
annenin ne demek istediğini. "Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum" demek
istiyor. Anladım ama tabi "Ne demek istiyorsun?" demedim.

-Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.

-Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok
gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak
istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan "Canım benim
karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir
seyler getir yiyelim" demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi
tozlanacak, mevki kaybedecek. İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle
karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. "Hayır, evde yiyeceğim ama
istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin?"dedim. "Tamam." dedi.
Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun
dönerini de porsiyon yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da
diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde bu sıralar.

-Bu Bükçe'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa
konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın,
soruyorsun, "Neyin var?" diye. "Hiçbir şeyim yok." diyorsa, aman bir şeyi
yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak,
ağlamaya başlar.

-Bükçe'de "Hiçbir şey yok." demek ";Çok şey var, benimle ilgilen." demek
oluyor, o zaman.

-Evet. Biz erkekler "Bir şey yok." diyorsak ya gerçekten bir şey yoktur,
sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; "Şu anda
konuşacak bir şey yok." diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur.
Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için "Bana değer veriyorsan,
ilgilen ki anlatayım." demek istiyordur. Çok nadiren gerçekten anlatmak
istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da "Kadınların 'Peki.' demesi tehlikelidir" demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan kuru bir 'peki', 'olur', 'tamam' her
zaman tehlikelidir. Bu Bükçe'de "Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra
çıkaracağım." demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat
pekinin yanında "Peki canım, olur hayatım" gibi bir hoşluk ekliyorsa
korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz
çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin
sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bükçe konuşman gerekmiyor.
Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma, o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten.
Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca,
düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suçlayarak
konuşurlar; fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz
zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana "Ne zamandır dışarı çıkmadık." derse bunu suçlama olarak
üstüne alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen düşünüp teklif
etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. "Daha
geçenlerde gezmeye gittik." gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın,
ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz." de, konu kapanır. Tabi ilk
fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela karın "Üşüdüm." diyorsa, "Üstünü kalın giy." demeni ya
da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe'yi. Ne kadar erken
başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik belki.

-Haklısın, aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın
neresinden dönülse kardır.

-Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım
sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük
"Fark etmez."dir. "Fark etmez"i kadınlar "Hiç umurumda değil, ne yaparsan
yap." diye anlarlar.

-En değerli sözcük nedir?

-Sen bil bakalım.

-"Seni seviyorum." herhalde.

-Evet, kadınlar "Seni seviyorum." sözünü sık sık duymak isterler. Biz
erkekler ";Söylemiştim, zaten biliyor." diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.


-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi
geliyor bana.

-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da çok
önemli tabii. kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl,
televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek
için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek
hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.

-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman
alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten
karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere
dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle
geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama, eğer
sen hep alıp hiç vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa,
büyük büyük verirler.

-Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.

Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli
ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı.
Az sonra geldi.

-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe'yi anlamaya başladım. Canan aradı. "Salonun
perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?" dedi.
Tam "Fark etmez, sen seç." diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi "Ev de
perde de umurumda değil." gibi anlayacağı aklıma geldi. "Tabii canım,
istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç
istersen." dedim, çok mutlu oldu. Kendi seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak
isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz
erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe'yi
öğretmeseydin h ali mi düşünmek bile istemiyorum.

Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla
öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan,
isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri
gülsün.


En son oslem tarafından C.tesi Mayıs 16 2009, 13:47 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sofu sultan
Yeni Üye
Yeni Üye
sofu sultan


Mesaj Sayısı : 20
Kayıt tarihi : 03/12/08
Yaş : 34
Nerden : bursa

Kadın Dili: Bükçe =) Empty
MesajKonu: Geri: Kadın Dili: Bükçe =)   Kadın Dili: Bükçe =) EmptyC.tesi Mayıs 16 2009, 13:01

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kpsscafe.com/
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Kadın Dili: Bükçe =) Empty
MesajKonu: Geri: Kadın Dili: Bükçe =)   Kadın Dili: Bükçe =) EmptyPtsi Mayıs 18 2009, 11:52

ALLAH razı olsun öslem kardeş gerçekten bazıları bize uyuyor eline emeğine sağlık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Kadın Dili: Bükçe =) Empty
MesajKonu: s.a   Kadın Dili: Bükçe =) EmptyÇarş. Mayıs 20 2009, 18:35

ALLAH razı olsun öslem ve sofu sultan

bizim baya katedecek yolumuz varmış.bayanları da anlamak başlı başına bir
zanaat demekki.bende diyorum neden böyleler neden anlaşılmazlar.
okumak gerek kadını demekki. Very Happy

çiçek7 çiçek7 çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Kadın Dili: Bükçe =) Empty
MesajKonu: Geri: Kadın Dili: Bükçe =)   Kadın Dili: Bükçe =) EmptyPerş. Mayıs 21 2009, 01:30

mustafa43 demiş ki:
ALLAH razı olsun öslem ve sofu sultan

bizim baya katedecek yolumuz varmış.bayanları da anlamak başlı başına bir
zanaat demekki.bende diyorum neden böyleler neden anlaşılmazlar.
okumak gerek kadını demekki. Very Happy

çiçek7 çiçek7 çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kadın Dili: Bükçe =)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hal dili
» Yüreğimin Dili
» Yürek Dili Bu
» Özlemin Dili...
» Sevginin Dili...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Kitap ve Dergi Tanıtımı-
Buraya geçin: