Engelli Yaşamdan Engelsiz Mutluluğa
Umudunu yıkma; Yusufu hatırla:..
"Ayağın kırıldı diye üzülme. ALLAH sana belki kanat verecek.
Kuyu dibinde kaldın diye kırılma, belki oradan bile bir kapı açılır.
Yusuf kuyudan sultan oldu.."
Hz.MEVLANA
Uzun zamandır hep üzerine yazı yazmak istediğim bir konuydu ama hep ertelenenler arasına karıştı. Birkaç gün önce bir sosyal paylaşım sitesinde son moda tabirle duvarıma yıldırım gibi düşen bir fotoğraf karesi kafamda ne kadar olumsuz ya da beni üzen düşünce varsa hepsini kesip attı orta yerinden. Kaç saat baktım kâh mutluluk kâh hüzünle bilemiyorum ama bildiğim bir şey varsa son günlerde beni en çok etkileyen fotoğraf karesiydi ve uzun uzun düşünmeme neden oldu.
Hangimiz bir süreliğine de olsa uyku dışında gözlerimizi kapatıp görmeyen bir insanın duygularını anlamaya çalıştık.
Kulaklarımızı kapatıp duymamak nasıl bir şey ya da sözcüklerimize kilit vurup konuşamamak duygularını sözcüklerle anlatamamak nasıl bir duygu bir süreliğine de olsa hangimiz katlandık böyle bir sınava?
Tekerlekli sandalyeyle bir yakınının yardımıyla ilerlemeye çalışan bir engelli kardeşimizin engebeli yolda kalışını ve gücünün yetmediği yerde sakat arabasını yüreğiyle itmeye çalışan o vefakâr aile ferdinin yüzündeki ızdırabı aramızdan kaç kişi yüreğinde hissetti.
Yıllar önce bir kadın tanımıştım hastanede, kanser şüphesiyle yatırmışlardı ve oldukça zayıftı kanser olduğuna kesin gözüyle bakılıyordu. Bir telefon geldi ve kadın çok şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Odadakiler onu teselli etmeye koyuldular. Üzülme sonuçlar belli değil daha hem sonra kanser artık tedavi edilebilir bir hastalık umudunu kesme vs. gibi klasik sözlerle. Kadın gözleri kan çanağı bir şekilde Ben kendim için üzülmüyorum ki benim çocukken felç geçiren bir oğlum var boyundan aşağısı tutmuyor şimdi kızlarım telefon etti anne abim yemek yemiyor dediler. Onunla ilk defa ayrılıyoruz oğlum bensiz yemek yemez bana bir şey olursa o ne yapar onun için ağlıyorum ben dedi. Sözün bittiği kelimelerin tükendiği yerdi sanırım. Teselli için sıraya girenler, sözleri ardı ardına sıralayanlar o anda ölüm sessizliğine gömüldüler. Yoktu çünkü yaşamımızdaki bazı sınavların teselli cümlesi en güzeli sükuttu belki de böyle durumlarda.
Hangimiz bir süreliğine de olsa bir engelli ailesinin yerine koyabildik kendimizi onların sıkıntılarını kaçımız insan kalan yanımızla irdeleyebildik. Yapmışızdır belki bir dakikalığına bir anlığına. Kötü olayları zihnimizden kovmak çok kolaydır bizde hızla kovarız zihnimizden keder veren hadiseleri oysa engelli kervanına katılmamız an meselesi bunu hiçbirimiz hesaplamayız nedense.
Dertlerini gözünde dağ gibi büyüten, aşkı boy, pos, güzellikten ibaret sayanların ve en ufak kederinde isyan bayrağı çekenlerin bu fotoğraf karesine uzun uzun bakmasını isterdim. İşte gerçek hayatın ve gerçek sevginin fotoğrafı. İşte engelli yaşamın engelsiz mutluluğu.
Keşke ALLAHın bizlere lutfettiği yaşamı birbirimize zehir etmeden, kendimizi olur olmaz kederlere salmadan, yüreğimizi bencilliklere sarmadan, zamanı boşyere, hoyratça kullanmadan geçirebilsek en önemlisi de kıymetini bilebilsek aldığımız nefesin ve her sabah gülümseyerek açabilsek gözlerimizi dünyaya ve tebessümle merhaba diyebilsek yeni güne ve şükredebilsek hem kendimizin hem sevdiklerimizin bedenlerinin sağlığına.
Sevginin iyileştirmediği yara yok ve ölümden başka her derdin çaresini de veriyor ALLAH yeter ki görmeyi bilelim. Tüm engellerine rağmen engelsiz bir mutluluk yakalayabilen böyle fotoğraf karelerini gözlerimizin bir köşesine çizelim.
Engelli yaşamdan engelsiz mutluluklara adım atabilenlerin var olduğu dünyamızda ALLAH tüm insanlığın yüreğindeki engelleri kaldırsın dileğimle.
Alıntı