ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Aşk ve Ayrılık  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Aşk ve Ayrılık

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk ve Ayrılık  Empty
MesajKonu: Aşk ve Ayrılık    Aşk ve Ayrılık  EmptyPerş. Ocak 10 2013, 20:44

Aşk ve Ayrılık

Hasretin nedeni ne ola ki ya yoksunluk ya ayrılık! İnsanlar yoksun oldukları şeylerden neyse o şeyler onlardan ayrı kaldıklarından dolayı hasret çekerler: sevgilinden ayrılık aileden ayrılık memleketten ayrılık. Hasretin nedeni ayrılık peki ya kendisi?! Hasret ayrılığı farketmek demek ayrı olduğunu hatırlamak ayrılığı unut(a)mamak demek. Hasret insana sadece kendisinden ayrı kaldıklarını ayrı olduklarını değil bizatihi ayrılığın kendisini farkettirir. Çünkü ayrılık hasretle farkedilir. Nasıl ki ayrılık hasrete hasret de yanmaya ızdıraba yol açıyorsaızdırab da kişinin ayrı kaldıklarına kavuşma onlara dokunma onları tutma arzusu duymasına yol açar; kısaca aşka.

Ayrılıktan aşka giden yolun menzilleri kabaca böyle. (a) Önce ayrılık. (b) Sonra ayrılığın farkına varmak yani hasret. (c) Derken hasretin verdiği acı. (d) Ve en nihayet son menzilde aşk. Demek oluyor ki ayrılığı farkettiren hasret ise belki sona değil ama sonuna erdirecek olan da aşktır. Hasılı dört menzile sahip bir dairenin içindeyiz; ayrılık menzili hasret menzili acı-ızdırab menzili aşk menzili. Dikkat edilirse düz bir çizginin bir doğru'nun içine bu menzilleri yerleştirmekten kaçınıyorum; yani 'önce' (ayrılık) ve 'sonra' (aşk) derken zamani bir ardışıklıktan söz ettiğimin düşünülmesini istemiyorum. Çünkü bu takdirde ayrılık birinci aşk dördüncü ve sonuncu menzil olarak nitelenmiş olur. Oysa ayrılığın bir sebebi bir öncesi aşkın da bir sonucu bir sonrası olması gerekmez mi? Bu sıralama zamani değil akli ve talimi. Aşk hem sonuç hem neden. Ayrılık da öyle. Aşkın nedeninin en başta ayrılık olduğunu farkettiğimiz gibi ayrılığın nedeninin de aşk olduğunu farkedersek sanırım maksut daha iyi anlaşılır.

İşte bu yüzden "dört menzile sahip bir dairenin içinde" olduğumuza işaret ediyorum. Sadece bir dairenin içindeyiz. Henüz kavuşmadan vuslattan söz edilmeyen bir dairenin içinde. Ayrılığımız hasrete hasretimiz ızdıraba ızdırabımız aşka neden olurken aşkımız da bizi yeniden yolun başına ulaştırıyor; ayrılığa. Ve aşkımız aşklarımız nedeniyle yeniden ayrılık(lar) yaşıyoruz. Hangisi önce hangisi sonra? Hangisi neden hangisi sonuç? Hangisi başlangıç hangisi son?

Son sonuç sonra. Evet bu dairenin ne sonu ne sonrası ne de sonucu var. Çünkü bu dairenin sonu sonrası ve sonucu olmaz! Ne gariptir ki aşka şimdilerde tutku diyorlar. Tutku da 'tutmak'tan geliyor. Tutku tutmayı istemek demek. Ayrı kaldıklarına yaklaşmayıonlara dokunacak kadar yaklaşmayı arzulamak demek. Gerçekten de ne garip bir tasavvur elde etmiş olduk değil mi? Aşk şimdi ayrılığa kavuşmanın adı. Aşk ayrılığa kavuşmak ayrılık içinde kalmak ayrı yaşamak ayrılıkla yaşamak demek. Ayrı oldukça ayrı kaldıkça ayrılığı sona erdirmeyi istemek demek ayrılık biterse aşk da biter bu yüzden. Oysa aşkın (var)olabilmesi için ayrılığın da olması gerekiyordu. Ayrılık varsa aşk da vardı yoksa aşk da yoktu.

Peki aşk yoksa ayrılıktan yani nedeni olmayan bir sonuçtan nasıl söz edebiliriz ki? Kimsenin kuşkusu olmasın ki aşk olmasaydı ayrılık da olmayacaktı. Ayrılık olmasaydı bizler aşktan asla söz edemeyecektik. Hasret hem bize ayrılığı farkettirir hem de tutar elimizden bizi aşkın kapısına götürür. Kapıda ise ızdırab bekler sanki hain hain yüzümüze bakıp "Bana rıza vermedikçe bana katlanmadıkça asla aşk kapısından aşkın kapısından giremezsiniz" der. Izdırab çekmeseydik aşka düçar olabilir mi idik? Aşk ızdırabın meyvesi mükafatı o bir lütuf kaçınanlar nezdinde var olan üzerine koştukça yok olan hayalet. Korktuğunu anladığında gürler sanki parçalayacakmış gibi dişlerini gösterir ellerini açıp kendisine yöneldiğinde "Hadi gel bakalım" dediğinde birden uysallaşır cilve yapmaya başlar.

Tereddüt etmemeli ızdırabın hikmeti anlaşıldığı an o kendiliğinden yok olur ve kişiyi aşkın kapısından aşk kapısından içeri sokar. O seni kapıdan sokmak için vardır. İçeri girdiğinde ızdırab yok olur. Aşk kapısının anahtarı sade ızdırabdır. Kapı açılınca anahtara ihtiyaç kalır mı? Anahtarlar kapıyı açmak içindir dolayısıyla tam da burada onun görevi biter. Ne garip değil mi insanoğlunun kendisini özleyebilmesi için ayrı kalması yetmiyor ayrı kaldığını farketmesi de gerekiyor! Hasret bir adım sadece. Ardından ızdırab ardından aşk onun ardından da yine ayrılık gelir.

Ölümden beter olması işte bundan!

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cennet Çiçeği
Özel Üye
Özel Üye
Cennet Çiçeği


Mesaj Sayısı : 5244
Kayıt tarihi : 02/08/10
Yaş : 53

Aşk ve Ayrılık  Empty
MesajKonu: Geri: Aşk ve Ayrılık    Aşk ve Ayrılık  EmptyPerş. Ocak 10 2013, 22:36

çiçek6 Allah razı olsun çiçek6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Aşk ve Ayrılık  Empty
MesajKonu: Geri: Aşk ve Ayrılık    Aşk ve Ayrılık  EmptyCuma Ocak 11 2013, 02:21

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşk ve Ayrılık
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bu Ayrılık...
» Ayrılık...
» Ayrılık...
» Ayrılık...
» Ayrılık...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: