İnsan ve Gözyaşları
Ötelerden koparak koşup geldiği o an,
Dökülen ilk o oldu minicik dudaklardan,
Gülmeyi öğrenmeden başladı ağlamaya,
Yabancı bir âlemdi koşup geldiği dünya.
Fakat artık geriye dönüş mümkün değildi,
Minik başı bir derin tevekkülle eğildi.
Ağıt silahı oldu işte o günden sonra,
Akıyordu inciler gül ipek yanaklara
Acıksa ağlıyordu, susasa ağlıyordu,
Onu seven kalpleri kendine bağlıyordu.
Uzanıyordu eller yaşları silmek için,
Ve onunla beraber ağlardı için için.
Fakat o müşfik eller artık uzanmaz oldu,
Hiç kimse yüreğinin derdine yanmaz oldu.
Artık anlamaz oldu o buğulu gözleri,
Aksa da damla damla pınarlardan içeri.
Göz yaşı.. Su misâli her kulda ayrı ayrı,
Akan yağmurlar gibi doldurur pınarları,
Kimi taşır götürür acıyı, ızdırabı,
Uğurlar titrek titrek gönül, teli, mızrabı.
İnciler dere gibi akarken şırıl şırıl,
Yürekler temizlenir parıldar pırıl pırıl
Kimi de çisildeyen rahmet misâli lâtif,
Süzülür yüreklere şefkatle hafif hafif.
O münbit sinelerde tohum tohum çiçekler,
İşte bu sicim sicim akan yağmuru bekler.
Farika TEYMUR