ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Kuyu Dibinde Yakup'suz..   Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Kuyu Dibinde Yakup'suz..

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Kuyu Dibinde Yakup'suz..   Empty
MesajKonu: Kuyu Dibinde Yakup'suz..    Kuyu Dibinde Yakup'suz..   EmptyC.tesi Şub. 25 2012, 23:00

Kuyu Dibinde Yakup'suz

Azalarım kuyuya
atıldı ipliklerine oksijen değmiş gömleğim kayıp. Ne aslanlara yem oldum
ne sırtlanlara ne de akbabalara. Kuyuya itildim bir kerâhat vâktinde.
Gömleğim sapasağlam fakat bir Yâkub'u yok ki gözlerine sürülsün âşk sürgünü.

Kuyunun içerisindeki su birikintisine ay ışığının gölgesi indiği zaman
beynimdeki hüzünleri taşırıyor tufanlar; ve sorguluyor: Ben bir sürgünlük
müyüm yoksa bir hicretlik mi?

Gâmsız çehremle göğün yarılmasını ve semâdan uzanacak bir kovanın beni kurtarmasını beklerken yıldızlar değiyor kaşlarıma.

Ellerimde kirpiklerim
mızrak oyunu oynuyorum. Bel kemiğim düşerken incinmiş; hâlâ sızısını hissediyorum kâlbimde. Geride bıraktıklarım değil geleceğe bırakacaklarım tedirgin etmeye başlıyor günbegün yüreğimi.
Kuyuda; tedirgin bir yürekle başbaşa çentik sarasına tutulup köpürtüyorum durgun suları.

Sesimin rızkını tellerime kelepçelediğim günler oldu. Eklemlerim
emekleyemeden birilerinin ekmeğine sürüldü. Sözlerimle devşirme ve duyarsız bir şekilde kültür kuruntuları yetiştirmeye çabaladım mat bodrumlarda.

Topuklarıma paslı çiviler saplandı mantarlanmış çehreme sürdüğüm havayı başkalarına soluttum. Sonucunda da toplu imhâlarda ritimsiz âhlar bağlandı
kâlbime.

Şafaklarımın ilmiklerini sökerken yalnızlık sözleri heceledim. Yalnızdım yansızdım; bîtaraf bakışlarımı kenetlemiştim dünyama.

Dâla tutunmak bizim
şehirde geçersizdi; ben de allı pullu yasakların elinden tuttum. Fakat elim tutuldu önce; sonra kolum tutuldu. Gövdeme sirâyet etti gâmsızlık virüsü.

Hücrelerimde dalga dalga yayıldı virüs. Cam kesiklerine benzer yarılmalar vuku buldu rüzgarlarımda. Ve ben rüzgârın lokmalarını püskürdüğü kayıp
şehirde aldatıcı kehânetler üreten bir Notradamus oldum. yani felçli bir kâhin.

Gizlenmiş izlerimi yerküreye kazıyamamışlığımın vermiş olduğu gurbetlikle
yusufçuklar doğurmak istiyor zanlı yüreğim. Yüzü temiz kâlbi mutmâin sadrı uzay boşluğu kadar geniş sâf hazineler. İşte tam bu saat vurumlarında yine
o soru hâyât buluyor tâhâyyülümde: Ben bir sürgünlük müyüm yoksa bir hicretlik mi?

Kuyu hezeyânları depreştirirken marjinal sükûtumu saray erkânı
debdebelerimi kuyunun mahzûn suyunda boğmak ister gibiyim.

Diplenmiş
küsgünlüklerim sisler inmiş küllerimi kürüyor tınılı kükreyişlerimi
notalıyor adeta. Dibi daha tutmamış varlığımı karıştırma zamanının geldiğini
düşünüp bir nebze olsun gerçekliğime yol verme istemlerime suni tenefüsler icra etmek istiyorum.

Adlandırılıp kulaklarıma sürülen kavramları sorgusuzca kabul edişimin
üzerinden birkaç yüzyıl geçti. Artık pınarbaşından kana kana dolduramıyorum
testilerimi. Plastik dünyanın âhenksiz tavırları derdest etmişken
saliselerimi bir güyüm gözyaşı içsem ne eksilir ne de azalır hengâmım.

Şehirlerimdeki boyun bağları koyun etmişken gündüzlerimi; kuyuma dolan güneş sıtmaya yüz tutmuş benliğimi ısıtmıyor ki.
Kudüs'ümü naylondan düşlere sardılar zifiri gecelerde; Endülüs'üme rastlayan yok!..

Dalgalar vuruyor kaldırımlarıma. Tsunami değil bu alıp götüren
vuslatımı kırbaçsı günlerde usul usul azar azar götürülmüş cümlelerim.

Kuyuya bırakılmışım üveyciller tarafından fakat dedim ya; bir Yakub'um yok benim.

Makiler bitti kursağımda sıcak iklimlerdeyim hep. Kuyumun kapağını
kurşunlayıp betonlayacaklarmış. Sıcaklığı bile hissedemeyecekmiş beş duyum. Altıncı his mezarlığında ben de bir kefenlenmiş kâbristan olacağım sonunda bir kovaya tutunamadan.
Sürgünlük damlatılmış bal mumu kaldım hep. Dondum kaldım düştüğüm yerde. Sonra bir daha damladım ve tekrar tekrar dondum durdum.

Hicretlik olamadım
ki; sürgünler yurduna fetih için geri dönebileyim. Kuyudan bile çıkmayı
becerememiş bir mahkûmum ben!

Çocukluk düşlerimi hatırlıyorum görüşümü akıntıya kaptırdığım anlarda. Çığdan arta kalan dağdan bir kaya düşüyor sırtıma o vâkit.
Karalanmış
yaralarıma merhem olsun diye kimi zaman süslü kelimeler betimliyorum.

Ve
Diyorum ki ruhumu kuruttuğum ay ışığı yansımalarında: Kuyu dibindeyim;
Yakubsuz...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Kuyu Dibinde Yakup'suz..   Empty
MesajKonu: Geri: Kuyu Dibinde Yakup'suz..    Kuyu Dibinde Yakup'suz..   EmptyPaz Şub. 26 2012, 01:04

çiçek10 Allah razı olsun 2 çiçek10
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kuyu Dibinde Yakup'suz..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Kuyu Bir Yusuf Bir El ve Dua
» Bir Kuyu Bir Yusuf Bir El...
» Kör Kuyu...
» Kuyu ...
» Bir Kuyu,Bir Yusuf,Bir Dua...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: