ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  İki Ayrı İnsan Numunesi Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 İki Ayrı İnsan Numunesi

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
beyza57
Dost Üye
Dost Üye
beyza57


Mesaj Sayısı : 567
Kayıt tarihi : 25/08/08
Nerden : hollanda

İki Ayrı İnsan Numunesi Empty
MesajKonu: İki Ayrı İnsan Numunesi   İki Ayrı İnsan Numunesi EmptyÇarş. Ağus. 27 2008, 03:36

Kur’ân-ı Kerim’de, Fecr sûresinin 15 ve 16. âyet-i kerimelerinde, iki ayrı insan örneğinden bahisle şöyle buyurulmaktadır:

“İnsan, ne zaman Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa (bolca nimet ve zenginlik verse), o vakit der ki, ‘Rabbim bana ikrâm etti.’ Ama (yine) onu imtihan edip rızkını daralttığı vakit de der ki, ‘Rabbim bana ihânet etti.”
İlk âyette anlatılan insan, işleri yolunda, keyfi yerinde olandır... Hâlinden memnun ve mes‘uttur. Bu sebeple şurada-burada, “Rabbim bana ikrâm etti!..” deyip hâlini, böyle şükür, minnettarlık ve hamd ü senâ içinde ifade eder. Fakat devir hep böyle gitmez ya; günün birinde şartlar onu birazcık sıkıştırıp, keyfini kaçırır; işleri bozulur... İşte, sonraki âyette de insanın o hâlinden, “Rabbim bana ihânet etti!” diyerek şikâyette bulunduğu haber verilmektedir.

Nimet ve rahata nâil olduğu zaman, “Rabb’inin ikrâm ettiğini”; sıkıntı ve belâya mâruz kaldığı zaman da, “Rabb’inin ihânet ettiğini” söyleyen bu insan tipi, elbette ki makbul bir tip değildir. Çünkü makbul bir insanın, hakiki bir mü’minin yapması gereken şey; işleri yolunda gittiıi zaman şükretmesi; işleri bozulup, belâya dûçar olduğu zaman da sabredip isyân etmemesidir.

Evet, kâinatta hiçbir şeyin hikmetsiz cereyan etmediğini bilen mü’minin vasfı; nimetlere şükredip, felâketlere de sabretmek... “Bunda da bir hikmet vardır. Bu da geçer yâhû!” diyerek, tevekkülle rızâ göstermektir.

Nitekim bir gün Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, topluca oturup sohbet hâlinde olan ashâbının yanlarına geldiler. Ashâb-ı kirâmın, bilindiği gibi işleri-güçleri, geceleri-gündüzleri sadece ’ın rızâsını kazanıp, Resûlü’nün şefâatini düşünmekten başka bir şey değildi. Tek hedef, yegâne gâye; Allâh’ın ve Resûlü’nün rızâsı...

Binâenaleyh, sohbetlerinin ekseriyeti de bu mevzû üzerinde cereyan ediyordu. İşte böyle bir sohbet esnâsında gelmiş bulunan Sevgili Peygamberimiz, onlara şu suâli sordu:

“— Sizler kimlersiniz? Ashap cevap verdiler:
— Bizler mü’min kimseleriz. Resûlüllah Efendimiz tekrar sordu:
— Peki, mü’min olduğunuzun alâmeti nedir? Cevap verdiler:
— Mü’min olduğumuzun alâmeti odur ki; bizler, nimetlerin gelişine şükreder, gidişine de sabrederiz.

Bu cevap üzerine Server-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular:

— Öyle ise sizler, hakiki mü’minlersiniz.”

Evet, hakiki mü’min odur ki; bollukta Rabbine şükretmesini, darlıkta ise sabretmesini bilir. Başına gelen kazâ, belâ ve felâketlere sabır ve rızâ ile mukabele eder. Ve bilir ki, bu dünyanın nimetleri fâni olduğu gibi, sıkıntı ve meşakkatleri de geçicidir. Asıl mes’ele, ebedî olan âlemin mükâfat ve mücâzâtındadır. Zira burada çekilen zahmetler, orada mükâfat olarak çıkacaktır karşımıza...

Nitekim bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur ki:

“Kıyâmet gününde bir takım insanlara kanatlar verilecektir. Bunlar, kanatlarını çırpa çırpa uçarak cennete gidecekler. Melekler onlara soracak:

— Sizler hesap verdiniz mi? Sırât’tan geçtiniz mi? Cehennemi gördünüz mü?
— Hayır.
— O halde sizler, hangi peygamberin ümmetisiniz?
— Bizler Muhammed sallalâhü aleyhi vesellem’in ümmetindeniz.
— aşkına söyleyin; sizlerin dünyada nasıl bir ameliniz vardı ki, böyle hesapsız-sualsiz cennete girdiniz?

Onlar diyecekler ki:

— Bizim iki hasletimiz, sadece iki vasfımız vardı. Bunlardan biri, takvâmızın devamlılığı... Yani gizlide de olsa, açıkta da olsa, tenhâda da olsa, kalabalıkta da olsa takvâmızı devam ettirir, dînimizi yaşardık!

İkincisi de; uğradığımız belâ ve musîbetlere sabır ve tahammül gösterir, aslâ ümitsizliğe kapılmazdık. Rabb’imizin verdiği kısmete rızâ gösterir, bunda da hayır vardır, diyerek yolumuza devam ederdik. Melekler bu defa şöyle söylerler:

— Öyleyse sizler, bu mükâfata lâyıksınız, yolunuza devam ediniz.”

Hulâsa, cennete böylesine kolaylıkla girenler, bu dünyada mâruz kaldıkları felâket ve musîbetlere sabırla kulluk vazifelerine devam edenlerdir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

İki Ayrı İnsan Numunesi Empty
MesajKonu: s.a   İki Ayrı İnsan Numunesi EmptyÇarş. Ağus. 27 2008, 08:36

Nimet ve rahata nâil olduğu zaman, “Rabb’inin ikrâm ettiğini”; sıkıntı ve belâya mâruz kaldığı zaman da, “Rabb’inin ihânet ettiğini” söyleyen bu insan tipi, elbette ki makbul bir tip değildir. Çünkü makbul bir insanın, hakiki bir mü’minin yapması gereken şey; işleri yolunda gittiıi zaman şükretmesi; işleri bozulup, belâya dûçar olduğu zaman da sabredip isyân etmemesidir.


Allah razı olsun beyza kardeş
işte gerçek bir müslümanla sıradan bir müslümanın
farkı bu ince çizgi arasında.her verilen iyi ve güzel şeye şükür
uğranılan musibet ve belalara sabır edip Allah'a sığınma
gerçek bir müslümanın bakışıdır.
emeğine sağlık selam ve dua ile

:oflw: :orange: :prose: :oflw: :orange:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fatma16
Dost Üye
Dost Üye
fatma16


Mesaj Sayısı : 683
Kayıt tarihi : 23/08/08

İki Ayrı İnsan Numunesi Empty
MesajKonu: Geri: İki Ayrı İnsan Numunesi   İki Ayrı İnsan Numunesi EmptyÇarş. Ağus. 27 2008, 10:51

Evet, kâinatta hiçbir şeyin hikmetsiz cereyan etmediğini bilen mü’minin vasfı; nimetlere şükredip, felâketlere de sabretmek... “Bunda da bir hikmet vardır. Bu da geçer yâhû!” diyerek, tevekkülle rızâ göstermektir.

Allah razı olsun

çiçek7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

İki Ayrı İnsan Numunesi Empty
MesajKonu: Geri: İki Ayrı İnsan Numunesi   İki Ayrı İnsan Numunesi EmptyÇarş. Ağus. 27 2008, 18:46

beyza57 demiş ki:

Evet, hakiki mü’min odur ki; bollukta Rabbine şükretmesini, darlıkta ise sabretmesini bilir. Başına gelen kazâ, belâ ve felâketlere sabır ve rızâ ile mukabele eder. Ve bilir ki, bu dünyanın nimetleri fâni olduğu gibi, sıkıntı ve meşakkatleri de geçicidir. Asıl mes’ele, ebedî olan âlemin mükâfat ve mücâzâtındadır. Zira burada çekilen zahmetler, orada mükâfat olarak çıkacaktır karşımıza...


Allah(c.c)razı olsun. :oflw: :oflw: :oflw:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fatma16
Dost Üye
Dost Üye
fatma16


Mesaj Sayısı : 683
Kayıt tarihi : 23/08/08

İki Ayrı İnsan Numunesi Empty
MesajKonu: Geri: İki Ayrı İnsan Numunesi   İki Ayrı İnsan Numunesi EmptyCuma Ağus. 29 2008, 17:46

Allah razı olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İki Ayrı İnsan Numunesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ayrı Düştüm
» Ayrı-lamamış-lık
» Ey Sevdiğim Benden Ayrı Gezersen
» Elden Ayrı Bir Derdim Var Nasıl Söylesem
» İnsan Olmak,İnsan Kalmak...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Kur'an-ı Kerim :: Tefsir ve Meal-
Buraya geçin: