Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Suda Bittim, Suda Yittim... Ptsi Ara. 26 2011, 22:08 | |
| Suda Bittim, Suda Yittim...
Suda bittim Nereye baksam hangi tarafa aksam Su küllerinden yeniden dirilen Ve bana kendimi gösteren bir ayna Suyun yüzünde yüzüyorum kana-kana Ve kanayarak içiyorum kendi suretimi suya baka-baka Su ki alev-alev yanan gönle derviş ibriğinden bir damla Su ki semâvî bir dönüş Ve can ipliğini bir ırmak gibi toprağa bağlayan sonsuzluk halka
Suda bittim Suda yittim ben Ben ağlayarak kendi suyunda doğan Ve yine gözyaşıyla kendini boğan Bir nilüfer sedası Ben vahdet denizinde kendi suyunu arayan bir kesret damlası Biraz yağmur sonrası Belki bir tutam Sonbahar havası Bulutların gözyaşıyla çoğalan bir inci deryası Bir tutam yakarış baştan uca arınış bir nebze kaçış Suyun topraktan havadan ve ateşten inzivası Bir müridin testisinde çoğalan bereket rahmet muhabbet Bir yudum çile sevdası ve yine su Su bataklıkta yapraklarını gökyüzüne açan bir nilüferin en saf en berrak ve en tabii duası
Suda bittim Suda yittim ben Bir nilüfer gibi göl yasında yitip gitmenin diğer adı su Her zaman ırmak gibi çay gibi akıp gitmenin değil Bazen bir göl gibi durağan kalmanın susmanın lâl olmanın diğer adı Tadı damağında kalmışken mutluluk Bir çırpıda hüzün suya dalmanın Bir ebru teknesinde gül dallı fırçanın ve toprak boyanın ruhuna dokunmanın ya da Bir abdest sonrasında bedeninden damla-damla dökülürken günahlar Yahut bir iftar sofrasında ilkin suya uzanırken parmaklar Huzura gark olmanın diğer adı Secdede göz kapaklarını ıslatan Subhane’nin ilk adı ilk adımı İliklerine kadar rahmet yağmuruyla yıkanmanın yıkmanın yakmanın Yok olmanın ilk harfi su Suda bittim Suda yittim ben Suda yittim Üstelik kendimi suda bulacağımı ve suda bileceğimi ümit ederken Su ki şekilsiz benim dairelerce dönen yapraklarımın cismi ne ise su da o Su ki renksiz benim saf beyazım ve zümrüt yeşilim ne ise su da o Su ki kokusuz benim bataklığa amber yayan nefesim ne ise su da o Su benim otağım üstelik bir ayna misali karşımda duran Ben ne isem su da o Zira evvelim su ahirim su Hani doğumdan ve ölümden sonra ilk temasıdır ya insanın İşte benim de ezelim su ebedîm su Zerrelerinde yitip kendimi aradığım Hem ilk adımım hem son durağım Asırlarca izini mübarek yollarda sürdüğüm su Nuh’un gemisini bağrında saklayan Hızır’a ve İlyas’a ölümsüzlük muştulayan İbrahim’in ateşini donduran Gül kokulu sevgilinin parmağından çağıldayan su Oysa kimi zaman da çaresiz Sevda ateşini söndürmeye mecalsiz Fuzuli’nin mürekkebinden damla-damla gönüldeki ateşe akan “Kim bu denli tutuşan otlara kılmaz çare su” Suda bittim Suda yittim ben
busegulf: Dilâ sanki giyâh idim zemîn-i gamda bitdim ben Bahârı ömrümün geçdi hazâna şimdi yetdim ben Ne güldüm gül gibi bir dem ne gönlüm hurrem etdim ben Neye geldim cihâna n’eyledim bilmem ne etdim ben Hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gitdim ben San ol nîlûferim kim suda bitdim suda yitdim ben rehayi Mevlânâ muhibbi: Çok severim bu dizeleri... ser-mest: Etrafı, dünyayı ve hayatı doğru okumaktır bütün mesele. Böyle söylüyor kalem ve kelâm ehli. Israrla, ayrı ayrı açılardan bakarak dünyanın geçiciliğine işaret ediyor. Diyor ki; dünya hayatı bir uykudan ve hayâlden ibarettir. Tut ki hayâlinde sultan oldun, tut ki hayâlinde dilenci oldun. Uyandığın zaman ikisi de geçici olacağına göre ele geçmiş olan her şey sonsuz ve hakiki hayata başladığın zaman rüya hükmüne gireceğine göre ne diye gam çekersin.
Geç gelir tez gider deyû safa çekme keder Âlemin hâli budur böyle gelir böyle gider
İçinde bulunduğumuz dünya hayatında safa geç gelir tez gider. Hâlbuki elem sıkça uğrar biraz da zor gider. Dünya hayatının tabiatı o, çünkü ta işin başında “çamurumuz karılırken yağan kırk günlük yağmurun otuz dokuzu gam biri neşeydi” diye takviye ederler manayı.
Göz yum cihâna aç gözünü dem gelir geçer Sen göz yumup açınca bu âlem gelir geçer ve şöyle devam eder;
Âdem oğlu âleme üryan gelir üryan gider Nâle vü efgân ile giryân gelir giryân gider
İnsanoğlu dünyaya giyinmemiş olarak gelir ve öylece gider. Ağlaya ağlaya gelir ve yine ağlaya ağlaya gider. Aşağı yukarı aynı anlamda:
Hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben San ol nilüferim kim suda bittim suda yittim ben
Yani gelirken de giderken de dökülen göz yaşlarına işaret eder ve der ki; hani nilüfer çiçeği vardır ya suyun içinde doğar ve yine oracıkta ölüverir. İşte ben de geldiğimde yıkandım giderken yıkandım, suda bittim suda yittim.
Anlamlarının çözülmesi bir miktar daha zor gibi görünen Sâbit merhum da beytinde şöyle söyler. İçinde bulunduğumuz dünya hayatında sabırlı olmak gerektiğinde çok güzel işaret etmektedir.
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra Döner vefk-i murâd üzre felek amma neden sonra
Üst üste belki bin tane boş kadeh gelir. Arkasından bir dolu kadeh sunar şartlar, etraf , hayat. Ve senin mûradına uygun döner felek amma neden sonra. Sabra işaret eder. Güzelce sabretmek lazımdır, beklemek lazımdır. Dünya gamhânedir. Burada talebi çoğaltmamak lazım, emeli çoğaltmamak lazım. Çünkü ecel, emelin önündedir.
Hayati İNANÇ ser-mest: Bir hayalden ibâret olan geçici bir dünya hayatını yaşıyoruz sevgili okuyucular. Burada mutluluğu ve kâmil mânâda tam mânâsıyla mutluluğu aramak beyhûde. İnsanı ancak daha derin üzüntülere çaresiz elemlere sevk etmekten başka bir şeye yaramaz. İşte bunu gönül sultanı kalem ehli, kêlam ehli kimseler çok güzel ifadeye koymuşlar. Bir örneği aktarmak istiyorum. Diyor ki şair; (sözlerinden belli ki şair demek yeterli değil kendisi için, bir gönül ehli)
Afet-i gamdan aceb dünyada kim azâdedir Herkesin bir derdi var mâdem ki âdemzâdedir
Bir hûma-yı zevki bin sayyâd-ı gam takib eder Böyle bir mevhuma bilmem neden halk üftâdedir
“Afet-i gamdan aceb dünyada kim azâdedir”. Dünyada kimse var mıdır ki; gam üstüne gelmiş olmasın, onun üzerine gam yağmurları yağmış olmasın. “Herkesin bir derdi var madem ki ademzâdedir” diye teyit ediyor. Ademoğlu değil mi bir kere, mutlaka derdi vardır dışarıdan belli olmasa da. “Bir hûma-yı zevki bin sayyâd-ı gam takib eder.”Sayyâd avcı demek hûma da kuş, zevk kuşunu bin gam avcısı takib eder. Kuşun peşinde bin tane avcı düşünün sevgili okurlar. Belki sen bu kuşu ele geçirebilirsin, olabilir. Yakınına filan düşebilirsin belki ama, o avcılardan biri olmazsa, diğeri mutlaka vurur. “Böyle bir mevhuma bilmem neden halk üftâdedir.” Üftâde de düşkün demek. “Mevhûm, vehm edilen, hayal mahsulü olan hakîkat olmayan bir şeye halk, insanlar yani niçin düşkündür? anlayamıyorum” diyor.
Hemân ağlayı geldim âleme ağlayı gittim ben San ol nilüferim kim suda bittim suda yittim ben
diyor bir başka mühim şair. Bu dünyaya gelirken de giderken de ağladığımıza, bir nilüfer çiçeği gibi suda bitip suda yitip gittiğimize asla şikayetin kokusu dahî olmaksızın arifâne bir bakış, bir hatırlatış ve hatırlayış. İnsan eğer çevresine, yaşadığı hayata bu şekilde bakmayı başarabilirse bütün tavır ve davranışları ona göre şekillenecek. Herkesin aslında yana yakıla aradığı insan tipi; olumlu, enerji yükleyen; etrafına anlamlı, doğru, yapıcı mesajlar gönderen belki bir dert babası; sevmeyi öğrenmiş, seven dolayısıyla sevilen insanlar olmak mümkün hale gelecek sevgili okuyucular. Bütün iş doğru yerden bakmakta. Söz ustadadır, onu hatırlatıyorlar bize. Doğru biçimde bakmak, eski bir deyişle “bir özge temâşâ”
Hayati İNANÇ | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Suda Bittim, Suda Yittim... Salı Ara. 27 2011, 01:17 | |
| | |
|
Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55
| Konu: Geri: Suda Bittim, Suda Yittim... Salı Ara. 27 2011, 16:52 | |
| | |
|