Çocuklarımızı Cehaletten Koruyacağız!
Cehaletin en büyüğü ve en kötüsü, Kur'an-ı Kerim okumayı bilmemektir. Bu sahadaki bilgisizlik asla mazur görülemez. ALLAH Teâlâ'nın kitabı olan Kur'an-ı Kerimi okuyamamak ve anlayamadığı bir dille yazılmış bir mektuba bakarcasına kara bir cehalet içinde kalmak ve bu hal üzere yaşama zilletini sineye çekmek teessüf edilecek çok acı bir tablo olmaktadır. Akılların muallimi ve vicdanların mürebbisi Resûlüllah (s.a.v.) bu feci manzarayı bir hadîs-i şerifiyle şöyle tasvir etmektedir:
- "(Kalbinin) içinde Kur'ândan bir şey (âyet veya sûre) olmayan kimse harap olmuş ev gibidir" (Tuhfet'ül-ah-vezî c, 8, s. 231).
Cesedin hayatı, can ile; ruhun kemâli de Kur'ân iledir. Kur'âni-kerim; lafzı, mânası ve ahkâmı ile ruha yerleşince kişi ALLAH dostları katlarına girmeye namzed olur. Zira efendimizin dili ile "Kur'ân ehli, ehlullahtır" buyurulmuştur.
Bir kimsenin kalbi içinde, Kur'ân-i kerimin lafzı yer tutmaz; o şahsın hareketlerine iyi yönde bir tesir yapmazsa, onun vücudu harap olmuş ev gibidir. Viran olan hâne, baykuşların tüneği olur. Kur'ândan nasibini almayan insanların ruhu da nefis baykuşunun seslerine, İblis'in şeytani heveslerine ve gaflet örümceğinin ağlarına maruz kalır.
Bu hadîs-i şerifi teyid eden diğer bir hadîs-i nebevide şu açıklamayı görmekteyiz:
"Cünbüd b.Abdillah (r.a.) den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Biz, yetişkin güçlü delikanlılar olarak Re-sûlüllah ile beraberdik. Kur'ân (okumay)ı öğrenmezden önce imamı (n esaslarını) öğrendik. Daha sonra kur'an öğrendik de onun ile iman yönünden (bilgimizi) artırdık" (İbn-i Mâce, c.1, s 23)
İman, vücuda nisbetle kök; binaya kıyasla temel gibidir. Bu itibarla İslam'ın temeli bulunan iman mes'ele-lerini ve bunların şartlarını ilk defa öğrenmek daha sonra vazifeleri bilmek gerekir. Ashâb-ı Kiram ALLAH 'ın Resûlü'nden böyle görmüş ve bizlere de bu şekilde intikaal etmiş bulunmaktadır.
Âlemlere ve âdemlere rahmet olarak gönderilen peygamerimiz (s.a.v.) bu hususta bizleri uyarmakta ve şöyle buyurmaktadır:
"Çocuklarınızı üç haslet-peygamberlerinizin sevgisi, Onun ehli beytinin sevgisi ve kur'an okumak- ile edep-lendiriniz". (Feyz'ul-Kadir, C.1, s.225)
Evlâdımızın edepte kemâle ve yaşayışta hoş bir hâle ulaşabilmesi, yüce peygamberimizin (s.a.v.)in hayatını incelemek ile, islâmı îlâ ve insanları irşad için gece ve gündüz demeden ve yorgunluklarını hiçe saymasını dikkate almakla mümkün olabilir. Onu ve bu meziyyetlerle bezenmiş ehli beytini tanıyan, Kur'an-ı Kerimi okuyan, emir ve yasaklarına uyan kimseler islâmî edeplerin zirvesine yücelmiş olur.
Cehaletin diğer yönlerinden kurtulmak için bizleri uyaran Fahr-i kâinat (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır.
"Çocuğun babası üzerindeki haklarından bazısı (şunlardır): Ona yazmayı öğretmek, onun ismini güzelleştirmek ve bir de (ergenlik çağına) baliğ olduğu zaman evlendirmektir". (Feyz'ul Kadir, C.2, s.538)
Bu hadîs-i Muhammediyi teyid ve tafsil eder mâhiyetteki diğer bir hadîs-i nebevîde şöyle buyrulmaktadır:
"Oğullarınıza yüzücülüğü ve atıcılığı öğretiniz. Mü'-min ir kadının evi içinde ip eğirmesi ne hoş bir eğlencedir. Baban ve annen (aynı zamanda) seni çağırırlarsa annene icabet et". (Feyz'ul-Kadir, C.4, S.327)
Mehmet Emre.