Gönül Ölüp de Olmuşların Kabristanıdır..
Her şey bir Yusuf masalı gibi başlar bazen.ALLAH yazınca alna sevgilinin ismini, insanı gönül kuyusuna attırır da onu ağyârdan korur. Çöl bazen insanı öyle incitir k; insan suya dokunmaktan korkar. Suyun sonunun geldiği yer tekrar çöle düşüştür çünkü. Ama her çöle düşüş, her kuyuya düşürülüş, her Aslı’da küle dönüş aslında sevgiliye varmak için uğranılan bir bucaktır. Ayaklar çatlamadığı sürece yârin yollarında, gönlün çatlayışı anlaşılmaz. Mevlana der ya; “Aşk bir davadır cefa da onun şahidi, şahid olmazsa dava düşer.” Aşkın dilden gönle kıvrılışı yârin gönle indirilişiyle başlar.
Her şey bir anlık bakışla başlar bazen. Öyle bir bakıştır ki o; ânın bitişi hiç gelmez. Kalem belki yıllarca yârin ismini yazar durur andan habersiz. Hep bir çıkış kapısı aranır yâre varmak için ta ki; yâre varmanın tek yolunun varlık elbisesinden sıyrılıp yârin kapısında derviş olmakla olacağını anlıyıncaya kadar. Yâre gider atılan her adım. Her yol yârin sokağına çıkmak için yapılmıştır âşığın nezdinde. Oysa bir tek sokak, bir tek semt, bir tek şehir vardır yârin içinde bulunduğu. Gönül şehri, gönül semti, gönül sokağı… Bulunması zor bir şehirdir gönül şehri. Yârin yaratılmışlığının geldiği Zâtın beytidir çünkü gönül. Ölmek imtahanıyla sınanıp olmak davasında ölünmedikçe olunmaz. Gönül, ölüp de olmuşların kabristanıdır bir tek.
Her şey sevdiğini gönül beytinin karşısındaki zİndana hapsetmekle başlar bazen. Görüpte ulaşamamak imtahanına tutulur bazen insan. İçini kavuran bir susuzluk başlar. Sen yağmurların ortasındasındır; ama ellerin nefis ipiyle bağlı olduğu için ağzını açıp suya doyamazsın. Boğulmadığın sürece ne suya doyabilirsin ne de elindeki ipin bileklerine giydirdiği hükmü hükümsüzleştirebilirsin. Sen yağmurdaki rahmeti bulmadıkça ıslanmış olmaktan öteye gidemezsin. Çirkefin gönlüne kurduğu çöplük kapılıp gitmez rahmet seline. Züleyha gözünün önünde duran Yusuf’a ulaşamamıştı da ne vakit Yusuf Züleyha’dan gitti ve ne vakit ki Züleyha Yusuf’a Yusuf olarak gitti işte o zaman Hakk’ın hükmü tecelli etti.
Her şey varlığa ölüm yolundan geçit ararken başlar bazen. Kırk yıl maşuğun dergâhına bir tek eğri odun götürmez âşık. Gönül el vermez yâre eğri gitmeye. Gün gelir kovulur aşkın kapısından. Gönlünü yine de bir tek maşuğuna açar, gönlünün tek derdi maşuk olur yine de. Döner dolaşır ve derviş olup koyar başını yârin kapısının eşiğine. Başına yâr kademi basınca ve o bunu lütuf görünce nefisten ALLAH ’a olan bir adımlık mesafeyi geçmiş olur. Sonra yârda yâr olur. yârin derdi kendine hâr olur. Adı Yunus konur. Hayat Yunus’un bir tek cümlesiyle aşk olur. “Hayat üç harf beş noktadan ibarettir.”
Her şey ben demeyi unutup senden ötesi yok ya Rab demekle başlar aslında! Ve her şeyin hakikati bir tek Hakk’ın katında…
Ömer Ertürk