Nur_Sultan Moderator
Mesaj Sayısı : 3652 Kayıt tarihi : 21/09/08 Yaş : 55
| Konu: Ayıp Örtmek. Ptsi Şub. 21 2011, 13:56 | |
| Bismillahirrahmanirrahim
Mümin, bütünüyle faydadan ibarettir. Birlikte yürüdüğünde, sana (güzel şeyler anlatıp) fayda verir. Kendisine akıl danıştığında, (en doğru ve gerekli bilgiyi verip) sana yararlı olur. Ortaklık kurduğunda (hainlik düşünmez) sana kazanç sağlar. O, her şeyiyle, her işinde (tepeden tırnağa) faydadan ibarettir. [Hadis-i Şerif (Ebu Nuaym)]
Başkalarının kusur, eksiklik, utanılacak şey, suç, cürüm, şeref ve haysiyete aykırı davranış, nezaket ve terbiye dışı, fena, kötü, utanç verici şey cinsinden yaptığı işlerin duyulmasını, görülmesini önlemek, yayılmasına mani olmak. Toplumu ve insanları kötülüklerden korumak için işlenen ayıpları örtmek ahlâkî faziletlerin başında gelir. Böylece Islâm'ın övdüğü, müslümanlarda bulunmasını istediği faziletlerden birisi de başkalarının ayıp ve kusurlarını örtmek ve gizlemektir. Buna karşılık; bir müslümanı küçük düşürmek, şahsiyetini lekelemek ve onu rezil etmek için ayıplarını araştırmak ve başkalarına anlatıp açıklamak ise büyük bir ahlâksızlık olup, Islâm tarafından yasaklanmıştır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
"Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın..." (el-Hucurât, 49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın" (Müslim, Birr ve Sıla, 30) diye buyurmaktadır.
Resulullah (aleyhi selatu vessellem ) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
"Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, ALLAH'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği birşeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; ALLAH da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir. " (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85)
Müslümanın ayıp araştırması değil, bilâkis gördüğü ayıp ve kusurları örtmesi gerekir. Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir müslümanın ayıbını dilerse ALLAH da kıyamet gününde onun ayıbını örter. " (Ebû Dâvud, Edeb, 39), Kim bir ayıp görür de örterse sanki kabrine diri gömülmüş bir yavruya can vermiş gibi olur. " (Ebû Dâvud, Edeb, 38) buyurulmuştur.
Insan başkalarının ayıp ve kusurunu değil, kendi ayıp ve kusurunu görmeye çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun. " (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46) buyurmuştur.
Ayıpların araştırılıp ortaya dökülmesi; insanları birbirine düşürmekten, aralarında kin ve düşmanlık tohumları ekmekten, fenalıkların yayılmasından başka bir şeye yaramaz. Insanların gizli kalmış kusurlarını açıklamak, herkese duyurmak onların utanma duygularının yok olmasına, sosyal kontrolün azalmasına ve böylece ahlâksızlığın süratle yayılmasına da sebep olur. Resulullah: Müslümanların ayıplarını, gizli hallerini araştırmağa kalkışırsan, onları ifsad eder (ahlâklarını bozar) veya ifsada yaklaştırmış olursun, " (Riyazü's-Sâlihin, III,154) buyurmuştur.
Peygamberimiz ve ashabı, kimsenin ayıplarını araştırmamış ve araştıranları da şiddetle kınamıştır. Peygamberimiz'in: "Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu (günahı) kendisi de işlemedikçe ölmez. " (Tirmizî, Kıyâme, 53) uyarısını da hiç bir zaman unutmamak gerekir.
Bir gün Hz. Ömer'in yanına bir adam geldi ve ona şöyle dedi: "Benim bir kızım var, cahiliye devrinde onu diri diri toprağa gömmüş, sonra da ölmeden çıkarmıştık. Islâmiyet geldikten sonra ben de kızım da müslüman olduk. Fakat kızım ALLAH'ın yasakladığı bir şeyi yaptı ve had vurulması icab etti. Bunun üzerine, bizim bulunmadığımız bir yerde bıçakla kendisini kesmek istemiş. Biz durumu haber alır almaz koştuk, fakat boyun damarlarından birini kesmişti. Hemen tedavî ettik, iyileşti. Yaptığına pişman oldu. Tövbe ederek bir daha böyle bir şey yapmamaya karar verdi. Bir kabileden dünür geldi. Ben de olanları olduğu gibi anlattım." Hz. Ömer, adamın bu sözlerine kızarak:
"-ALLAH'u Teâlâ'nın gizlediğini açığa mı vuruyorsun? Vallahi eğer kızın başından geçenleri başka birine daha anlatırsan herkesten önce cezanı ben veririm. Git, kızı diğer müslüman, temiz kızlar gibi evlendir dedi." (Y. Kândehlevî, Hadislerle Müslümanlık, III, 1021).
Müslümanların başkalarının günah ve kusurlarını, işledikleri ayıpları örtmeye çalışmaları nasıl önemli bir ahlâkî görevleri ise; aynı şekilde kendi günah ve kusurlarını da ifşâ etmemeleri gerekir. Aşağıdaki hadîs-i şerif bize bu konuda da titiz davranmamız gerektiğini göstermektedir. Resulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
"Fenalıklarını açığa vuranlardan başka bütün ümmetim, halkın dilinden ve elinden salimdir. "
"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da Cenâb-ı Hak onu örtmüş iken:
"Ey filânca ben dün gece şöyle şöyle yaptım demesi, suçunu ilân ve teşhirdir. Halbuki o, geceyi ALLAH'ın setrine mazhar olarak geçirmişti. ALLAH'ın örttüğü bu suçu sabahleyin teşhir etmiş, açıklamış bulunuyor. " (Riyazü's-Salihîn, I, 282).
Rabîatü'l-Adeviyye: "Kul ALLAH'ın sevgisini tattığı zaman, ALLAH onu kendi kusurlarına muttali kılar, böylece başkalarının kusurunu görmez olur" der.
Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler, toplum içinde yardımlaşmak, birlikte iyi geçinmek, yapılan fenalıkları ve ayıpları örterek arkadaşlığı, dostluğu kuvvetlendirmek, dostca yaşamayı isteklendirmek ayıp ve günahları teşhir etmeden önlemek gibi insanî ve Islâmî faziletlerimizi belirtmektedir.
Esselamun aleykum ve Rahmetullahu ve Berekatuhu
alıntı | |
|
Cennet Çiçeği Özel Üye
Mesaj Sayısı : 5244 Kayıt tarihi : 02/08/10 Yaş : 53
| Konu: Geri: Ayıp Örtmek. Ptsi Şub. 21 2011, 20:38 | |
| | |
|
MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Ayıp Örtmek. Salı Şub. 22 2011, 00:14 | |
| | |
|
mustafa43 Admin
Mesaj Sayısı : 12855 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: Ayıp Örtmek. Paz Ara. 04 2011, 14:03 | |
| Müslümanların başkalarının günah ve kusurlarını, işledikleri ayıpları örtmeye çalışmaları nasıl önemli bir ahlâkî görevleri ise; aynı şekilde kendi günah ve kusurlarını da ifşâ etmemeleri gerekir. Aşağıdaki hadîs-i şerif bize bu konuda da titiz davranmamız gerektiğini göstermektedir. Resulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
"Fenalıklarını açığa vuranlardan başka bütün ümmetim, halkın dilinden ve elinden salimdir. "
"Bir adam bir gece fenalığı yapıp da Cenâb-ı Hak onu örtmüş iken:
"Ey filânca ben dün gece şöyle şöyle yaptım demesi, suçunu ilân ve teşhirdir. Halbuki o, geceyi ALLAH'ın setrine mazhar olarak geçirmişti. ALLAH'ın örttüğü bu suçu sabahleyin teşhir etmiş, açıklamış bulunuyor. " (Riyazü's-Salihîn, I, 282).ALLAH razı olsun nursan Dinim İslam o kadar güzelki insana değeri en güzel veren,onur haysiyetle yaşamayı öğütleyen, kimseyi rencide etmeyen insana en güzel şekilde dünya aleminden saygınca ayrılmayı hayırla anılıp ardından dualar edilmeyi tavsiye eden bir din.Tabiki bizleri mükemmel şekilde yaratan Rabbimiz bizler için en doğru olanıda bilecek ona göre yaşamayı kurallar koymayı isteyecektir.Zaten sınavdayız bizden istenilen hayat tarzını yaşamakla mükellefiz.İşte burda sorumluluklarda yüklemiş bizlere birbirimizi sevmeyi saymayı hakkına riayet etmeyi aksi takdirde kul hakkına girdiğimizi ve o kulun hakkını ancak kendisinin alacağını bildirmiş bizlere.Kendi haklarından önde tutmuş kul hakkını,bana borçlu gelin ama kul borcuyla gelmeyin demekle kuluna verdiği önemi anlatmış bizlere.Zaten değil miki biz kendimize yapıyoruz hep gönülleri parçalıyor birbirimizin hakkına giriyor dünyayı birbirimize zindan ediyoruz çıkarlarımız uğruna. Yazıklar olsun bize ki dünya sanki tapulu malımız.... | |
|