Hz. Enes (r.a.) anlatıyor.
Res'ul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in hastalığı iyice ağırlaşınca, sıkıntıları da arttı. Ateşi yükseliyordu. Bunu gören Hz. Fátıma:
"Vah babacığım, ne büyük sıkıntıların var!" diye ağlamaya başladı. Peygamber Efendimiz ona, hafifçe gülümseyip:
"Bu günden sonra babanın sıkıntısı kalmayacak" buyurdu. Peygamber Efendimiz, Rabbine aziz ruhunu teslim edince, Hz. Fátıma şöyle ağlamaya başladı:
"Ah benim, Rabbinin davetini kabul edip giden babacığım.
Ah benim, Rabbine bu derece yakın olan babacığım.
Ah benim, durağı Firdevs cenneti olan babacığım.
Ah benim, kara haberini cebráil ile paylaşacağımız babacığım."
Peygamber Efendimiz defnedildikten sonra, mezardan dönenler içindeki Hz.Enes'i gören Hz. Fátıma, peygamberimize yakın olan bu sahabeye sitem edercesine şunları söyledi.
"Enes! Allah'ın Rasulû'nün üzerine toprak atmaya eliniz nasıl vardı? Buna gönlünüz nasıl razı oldu?"
Hz. Fátıma da babasından sonra çok yaşamadı. Henüz çok genç olmasına rağmen, 27 yaşları civarında Peygamberimizin vefatından 6 ay sonra Hz. Fátıma da vefat etti. Hasret bu denli yakıcıydı. Peygamberimizin vefatından 6 ay sonra Medine halkı yine ağlayarak Hz. Fátıma'yı mezarına taşıyorlardı. Tarifi mümkün olmayan bir hasret, bir hüzün, Peygamber şehri Medine'yi çepeçevre kuşatmıştı.