ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Buzdolabi Kocalar Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Buzdolabi Kocalar

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Buzdolabi Kocalar Empty
MesajKonu: Buzdolabi Kocalar   Buzdolabi Kocalar EmptySalı Haz. 29 2010, 22:18

"…görmelisiniz Mehtap Hanım…! No-frost buzdolabı gibidir benim kocam…"
Gözleri yaşlarla dolu, elinde mendil iki göz iki çeşme bir bayan
danışanımdı bu sözleri söyleyen.



"Hay Allah…" dedim içimden. O kadar üzgün ve bitkin görünüyordu ki…
Otuz iki yaşında, 14 yıllık evli ve üç çocuk annesiydi. Ağlamaktan
şişmiş gözleri ve elindeki mendille çekiştirdiği burnuna rağmen çok
şirin görünen bir hanımefendiydi. Ve eşi için dile getirdiği ilginç
tanımlama sırasında yüzünde tatlı bir tebessüm oluşmuştu.




Gözyaşlarına rağmen, bakışlarından süzülen gülümsemeyi fark edince
esprili bir şeyler söylemek geldi içimden…



Ama önce: "Anlıyorum… sizin için zor olmalı…" diyebildim ancak.



"Evet…" dedi… "…zor olmaz mı? ne olur be adam bir gün olsun teşekkür
et yaptıklarım için… bir gün olsun güzel bir söz söyle. Seni seviyorum
de… bişey söyle… hiçbir ALLAH'ın günü elinde çiçek görmedim. Lütfen
söyleyin Mehtap Hanım… ALLAH rızası için söyleyin… Ben çiçek hak
edecek bir bayan değil miyim yoksa? Siz uzmansınız bilirsiniz. Ben çok
kötü bir kadın mıyım da bir gece bile eline buket almadan eve
geliyor…"




"…yo neden öyle olsun…! Da…en azından eve geliyor bari… Değil mi?
başka yerlere de gidebilirdi…" dedim bayana espri yaptığımı
anlatırcasına göz kırparak… Gülmeye başladı. Az önceki gözyaşlarının
yerini, odanın içini dolduran kahkahalar aldı.



"…ya sormayın. Öyle ya eve gelmese ne yapardım değil mi?" diye göz
kırparak cevap verdi.



"Sizin için ne yapmasını isterdiniz? Ne yapmış olsaydı, kendinizi
değerli hissedecektiniz?" diye sordum daha ciddi bir tavırla.



"Akşamları benimle sohbet etsin. Birlikte bir yerlere gidelim. El ele
tutuşup yürüyelim. Eve gelirken çiçek alsın. Yemek yedikten sonra
'ellerine sağlık' gibi şeyler söylesin. Derdini açsın bana. Hiçbir
şeyini anlatmamasına sinir oluyorum. Hiçbir şey anlatmadığı gibi benim
dertlerimi de dinlemiyor. Anlatmaya çalıştığımda da 'aman sen de yaa…
amma da takıyorsun kafayı böyle şeylere… takma… üzülme… bunlar kafa
takılacak şeyler değil, basit meseleler…' diyor. Deli oluyorum.
Romantik olmasını istiyorum. Sürprizler yapmasını istiyorum. Heyecan
dolu şeyler yaşamak istiyorum onunla"



"Filmlerdeki gibi…?"



"Evet evet… filmlerdeki gibi…"




"Ama onlar film…" dedim. "Olsun, ne olacak! Öğrensin… Sürekli
televizyon izliyor zaten." dedi.



"Aman aman dikkat… eşiniz iyi bir tv izleyicisiyse, maazallah televole
tarzı programlarda bu kişilerin gerçek hayatlarında, birlikte
oldukları bayanları nasıl da incittiklerine şahit olup, bu gibi
durumları öğreniyor da olabilir " dedim gülerek.



"yaa evet… doğru valla… bu hiç aklıma gelmemişti." Dedi kahkaha
atarak. Ve ekledi: "…ya ne demek istediğinizi anladım galiba.
Eşlerimizden yapamayacakları şeyleri bekleyip duruyoruz. Sonra da
yapmıyorlar diye kafalarına kakıyoruz. Sanırım bunu söylemek istediniz
bana."
Evet anlamına gelecek şekilde başımla bir işaret yaptım. Devam etti.
"Ya en azından dertlerini paylaşsın benimle. Anlatsın bana. Ben
anlatıyorum kafama takılan şeyleri… o anlatmıyor…"



"Kafasına bir şey takılıyor mu ki anlatsın… anlatması için öncelikle
herhangi bir şeylere takılması gerekmez mi?"



"…nasıl yani? Takılmaz mı?"



"Biz bayanların taktığı gibi erkekler her şeyi kafalarına takmazlar
ki. Fıtratları müsait değil. Biz hanımlar, duygusal yapımız gereği
bazı meseleleri içimizde fazlaca taşırken, erkekler yapısal
bütünlükleri gereği sıkıntı ve zorlukları daha kolay atlatabiliyorlar.
Ölüm anlarını bile düşünün. Ölümün yaşandığı yerlerde bayanlar uzun
zaman yas tutarken, erkeklerin toparlanma süreci daha hızlıdır. Yani
siz eşinize kızıp, size bir şeyler anlatmadığı için gücenirken; o
aslında sizin sandığınız gibi içine sorunları atıp, saklayıp, size
anlatmamazlık yapmıyordur ki. Hatta biz bayanların bazı konulardaki
hassasiyetimizi anlamakta zorlanırlar bu nedenle. Eşinin, annesinin,
kız kardeşinin, kız arkadaşının yanında olması ve ona yeterince destek
olması için, onların da bayanların duygusal yapıları hakkında az buçuk
fikir sahibi olması gerekir."



"Aaa.. bu çok ilginç. Hiç böyle düşünmemiştim. Ben her şeye takıyorum
ya. İnce fikirliyim biraz. Ve içimden atamıyorum. Birine anlatmadan da
rahat edemiyorum. O benim gibi değil bu durumda. Onun için anlatmıyor.
Takıp büyütmediği için."



"evet… tam olarak böyle…"



"Eeee bu durumda aklıma şöyle bir şey geldi. Takma üzülme dediğinde
sinir oluyordum ya… bana gıcıklık yaptığını sanıyordum. Benim
duygularımı bilmediği için aslında kendi çapında yardım ediyor değil
mi?"



"Garip ama… aslında evet… yani üzülme, takma derken, kendi iç
dünyasında gerçekleştirdiği çözümü size sunuyor bence. Buradaki temel
sorun, eşinizin sizin anladığınız dilden sizinle paylaşamıyor olması…
yani sizinle hiçbir şey paylaşmıyor olması değil. Yardımcı oluyor. Ama
sizin duygusal alanınıza yeterince girerek değil, kendi durduğu yerden
yardımcı oluyor. Onun yaptıkları size yetmeyip siz 'Ahh ahh ne biçim
bir adam bu böyle. Bana hiç yardımcı olmuyor. Ne kalpsiz biri.' Diye
düşünüp ağlarken; eşiniz de "Allah Allah… ne yaparsam yapayım eşime
bir türlü yaranamıyorum. Takma diyorum olmuyor, üzülme diyorum
olmuyor. Daha ne söyleyeyim ben bu kadına…' diye hayretler içinde bile
kalıyordur "



"Vallahi böyle söylüyor… sanki bizim evdeymiş gibi bildiniz Mehtap
Hanım. Ay çok âlemsiniz valla…"




Alem olan tek başıma ben değilim aslında. Erkekler de bir alem. Onlar
soğuk davranıyor. Arkalarından evliliği kurtarmak ve güzelleştirmek
için çabayı ben sarfediyorum.



Yazıdan çıkacak ana fikir nedir diye soracak olursanız, no-frost
kocalar(!) ve koca adayları(!) için hemen sıralayalım:



Eşiniz size üzüldüğü bir şeyleri anlatırken, "takma kafanı…
üzülmeye değmez…" gibi sözler sarfetmeyin. Bunun yerine aslında aynı
anlama gelecek; ama eşinizin duygusal dünyasına daha iyi oturan ve onu
anladığınızı daha iyi gösteren şu ifadeyi kullanın. "Seni anlıyorum.
Kimbilir ne kadar üzülmüşsündür o anda. Senin yerinde kim olsa
üzülürdü… hay ALLAH ben de çok üzüldüm. Umarım/inşallah işler yoluna
girer. Canım karıcığım benim, üzülme ne olur, seni üzgün görmeye
dayanamıyorum."



Kadınların son dönemlerde, eşlerinin eve bir buket çiçekle
gelmesine takmalarının temel nedeni; -bence- eşlerin "çiçek gibi
kocalar" olmamasından kaynaklanıyor. Anadolu'da bir tabir vardır.
"Buğday ekmeğin yoksa, buğday dilin de mi yok!" diye. Ağzından güzel
sözler çıkan, konuştuğunda kelimeleriyle ortama sıcacık duygular salan
beyler olsanız, zaten çiçekçileri zengin etmenize gerek kalmaz ki! Ama
sözler diken gibi olunca, sizler –belki de haklı olarak günün yoğun
stresi ve yorgunluğuyla eve gelip- ortalıkta asık suratla
gezdiğinizde, bayanlarda ilişkiyi yumuşatacak ve kendilerini iyi
hissedecek "dış nesnelere" ihtiyaç hissetmeye başlıyorlar. Çiçek gibi…
mücevher gibi… hediye gibi… oysa annemle babamdan biliyorum. Çok iyi
anlaşıyorlar. Babamı hayatım boyunca bir kez bile anneme çiçek
almışken görmedim. Ne çiçeği? Hediye bile almadı! Ama o kadar çok
iltifat edip o kadar çok şımartıyor(!) ki… anneme sorsanız, "Evlilikte
çiçek?"… "Çok gereksiz" diye cevap verir. Çiçek gibi kocası var
zaten…!



Bazı konu ve sorunları eşlerinizle paylaşmıyorsanız…
paylaşamıyorsanız… anlatamıyorsanız… anlatma lüzumu görmüyorsanız…
anlatıp da ne yapacağım canım ne gerek var diyorsanız…vs. her şeye
rağmen bu durumu eşinizin anlamasını sağlayın. En kötü şartlarda tatlı
diliniz devreye girsin. "Sen ne kadar güzel anlatıyorsun her şeyi. Ben
senin gibi aklımda tutamıyorum/anlatamıyorum/anlatmayı beceremiyorum.
Demek ki bu da bayanlara özgü bir yetenek! Ee biz erkeklere
benzemiyorsunuz bu konuda." Gibi bir konuşma, eşinizi oldukça
yumuşatacak ve sizin ondan bir şeyler gizlediğiniz duygusundan
sıyrılmasına neden olacaktır.


· Sofradan kalkarken mümkün olduğunca "Eline sağlık… Teşekkür
eerim karıcığım…" gibi sözler söylemeyi ihmal etmeyin.


· Dolaptan temiz gömlek aldığınızda, evin temizlendiğini
gördüğünüzde onları onura edin. Zaten her zaman yaptıkları iş ve bir
yerden sonra angaryaya dönüyor. Birileri teşekkür edip, yapılan işi
tebrik edince inanılmaz derecede mutlu oluyorlar. Ee bence bu kadarcık
desteği de hakediyorlar

Mehtap Kayaoglu‏
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Buzdolabi Kocalar Empty
MesajKonu: Geri: Buzdolabi Kocalar   Buzdolabi Kocalar EmptySalı Haz. 29 2010, 23:59

· Dolaptan temiz gömlek aldığınızda, evin temizlendiğini
gördüğünüzde onları onura edin. Zaten her zaman yaptıkları iş ve bir
yerden sonra angaryaya dönüyor. Birileri teşekkür edip, yapılan işi
tebrik edince inanılmaz derecede mutlu oluyorlar. Ee bence bu kadarcık
desteği de hakediyorlar



ALLAH razı olsun nursan kardeş
hiç şüphesiz emekler inkar edilmez
paraylada ödenmez yanında bir tebessüm bir teşekkür
o insana mutluluk huzur verir.bunu tek tarafli düşünmeyelim ama
beyinde akşama kadar amirlerinin afra tafrasını
birirlerinin ağzının kokusunu çektiğini
bir teşekkür edilmediğini unutmamak gerek
her emekte bir göz nuru alın teri vardır saygıya değer.


çiçek6 çiçek6 çiçek6
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Buzdolabi Kocalar Empty
MesajKonu: Geri: Buzdolabi Kocalar   Buzdolabi Kocalar EmptyÇarş. Haz. 30 2010, 00:47

çiçek4 Allah razı olsun 2 çiçek4
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nur_Sultan
Moderator
Nur_Sultan


Mesaj Sayısı : 3652
Kayıt tarihi : 21/09/08
Yaş : 55

Buzdolabi Kocalar Empty
MesajKonu: Geri: Buzdolabi Kocalar   Buzdolabi Kocalar EmptyÇarş. Haz. 30 2010, 12:44

beyinde akşama kadar amirlerinin afra tafrasını
birirlerinin ağzının kokusunu çektiğini
bir teşekkür edilmediğini unutmamak gerek



bu bir bahane olarak.
demi kardeş erkeklerde hemen savunmaya gececek.

Smile Smile

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Buzdolabi Kocalar Empty
MesajKonu: Geri: Buzdolabi Kocalar   Buzdolabi Kocalar EmptyÇarş. Haz. 30 2010, 13:24

nursan25 demiş ki:
beyinde akşama kadar amirlerinin afra tafrasını
birirlerinin ağzının kokusunu çektiğini
bir teşekkür edilmediğini unutmamak gerek



bu bir bahane olarak.
demi kardeş erkeklerde hemen savunmaya gececek.

Smile Smile



Smile Smile Smile

öyle gibi yani bahane...
savunmaya geçmezsek olur mu...?
bu kezde vurdum duymaz oluruz... Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Buzdolabi Kocalar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Karılarını Kaybeden Kocalar !!!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Genel :: Eğitim-
Buraya geçin: