Bey , yarın da şu camiye gitsek.
- Gideriz inşallah.
- Oğlum kaldırımdan yürü.
- Baba önce hangi meleğe selam verecektim?
- Sağdakine .
- Soldaki küsmez mi?
- Küsmez küsmez .
- Kızım elimi bırakma!
- Memed niye tutmuyor?
- O büyük.
- Ooo Rıfkı Bey, hayırlı ramazanlar.
- Siz de hayrına eresiniz inşallah.
- İlk iftarda bizdeyiz komşu, sizi de bekliyoruz.
- Olur . Salıya da bizde buluşuruz.
Hanımlar biraz sessiz olalım.
- Diyene bak, hoca sussa hepsi konuşacak...
- Çocuklar koşmayın, yerinize oturun.
- Elinde koku şişesi camiyi dolaşan sensin ama amca.
- Haklısın valla. Uzat elini
Ellerine sağlık hanım, börek güzel olmuş. Ispanak gibi aziz ol.
- Olurum inşallah. Yumurta da kırayım mı? Tok tutar.
- Yok hanım, yok. Sabah sabah o kadar ağırlaşmayalım. Mukabelede uyur kalırım sonra.
- Oğlum gözlerini aç, yüzün gözün reçel olacak.
- Hıı
- Aman da kızım uyanmış! Gel bakayım yanıma.
- Küstüm baba, beni niye uyandırmadınız?
- Abinin yaşına gelince seni de uyandırırız.
- Bana ne. Ben de oruç tutacağım...
- Olur kızım, tut. Sen de yiyerek tutarsın orucunu.
- Hı ?
. . .
Allahu Ekber , Allahu Ekber �
- Hanım ben çıkıyorum. Akşama görüşürüz.
- Tamam bey. Allah yolunu açık etsin.
Aloo . İftar hazırlığı yaptın mı hanım?
- Dur hele bey, daha öğlen vakti. Kur'an'dan yeni geldim. Öğleni kılayım, başlarım hazırlığa.
- Kaç saat var iftara?
- Senin saatin yok mu?
- Benimki daha çok var diyor. 6 saat 23 dakika...
- Sabret , sabret. Başlangıcı biraz zor olur.
- Ayranlı çorba da yap olur mu? Yaprak dolması. Şöyle bolca bir salata. Çay da hazır olsun. Tamam mı?
- Tamam Bey?
- Buyur .
- Sana sormadan bir iş yaptım ?!
- Hayırdır ?
- Oğlanın okuldan bir arkadaşım var. Kocası kazada ölmüş. Çocuklarını okutmaya çalışıyor. Sessiz, gariban bir kadın. Onu da iftara çağırdım.
- İsabet olmuş hanım, ne zaman istersen çağır.
Fakirin davet edilmediği sofradan hayır mı gelir? Lokmalar boğaza dizilir de isyan ederler. Vicdansızı beslemek bize ardır, utançtır; bizden hayır değil, ancak bela gelir, derler.
Para parayı çeker, dua duayı. Kese doldukça ağırlaşır, gönül doldukça hafifler. Bu, herkesin kendisiyle güreştiği er meydanıdır. Pehlivan, kendi sırtını yere getirene denir.