ebeda Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi |
Son Konular
|
Konu
|
Son Yazan |
GöndermeTarihi |
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:26
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:25
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:25
|
|
| Cuma Şub. 09 2024, 12:24
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
|
|
| Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
|
|
| Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
|
|
| Ptsi Kas. 06 2023, 20:14
|
| | 16 Mart’taki son karenin | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
miftah Admin
Mesaj Sayısı : 3360 Kayıt tarihi : 26/07/08
| Konu: 16 Mart’taki son karenin Cuma Mart 13 2015, 15:06 | |
| http://junoastrology.com/2015/03/13/16-mart-2015-son-uranus-pluto-karesine-dogru/ 26 Haziran 2012’den bu yana, 6 kez tam açılı olarak yaşadığımız ama belirli gezegenlerin Uranüs ya da Pluto’yu tetiklemesiyle, bir şekilde zaman zaman varlığını hissettiğimiz bu kare, 2015 yılı boyunca yine ara ara gündemimize girecek. Ancak, Uranüs ve Pluto arasındaki bu görünümün tam açılı olarak son gerçekleşmesi – Türkiye için – 17 Mart 2015 günü saat 05:00 civarına denk geliyor.
Bu kez, bu güne dek yaşananların hepsinden daha ”şatafatlı” bir harita var karşımızda;
– Uranüs 2’inci, Pluto ise 11’inci evde.
– Koç Burcu’ndaki Uranüs, Koç’un yöneticisi Mars ile kavuşumda ve retro sürecindeki Jüpiter’e üçgen yapıyor.
– Hem Oğlak’taki Pluto’nun hem de haritanın yükseleni olan Kova’nın klasik yöneticisi olan Satürn, MC ile kavuşumda.
Aslına bakarsanız bu son karenin mesajları, gelmeye başladı bile. Zira Mars – Uranüs kavuşumu ve Jüpiter üçgeni 7-8 Mart’tan itibaren etkin. 12 Mart’ta Jüpiter, Uranüs & Mars kavuşumu ve Yay’daki AY arasında büyük üçgen olacak.
Hepimiz büyük Venüs geçişiyle aynı dönemde başlayan ve yaklaşık 3 yıldır devam eden Uranüs – Pluto karesinin işaret ettiği dönüşümü bir şekilde hissettik.
16 Mart’taki son karenin yansımalarını ise, bugünlerden başlayarak fark edeceğimizi, 20 Mart’taki Yeniay & Güneş Tutulması ve 4 Nisan’daki Dolunay & Ay Tutulmasının da bu momentumu devam ettireceğini söylemek mümkün.
MEALİ;
”İKTİDAR” hem büyülü, hem de zehirli bir sözcüktür…
Hepimiz, iktidar fikrinin yüceltildiği sosyal oluşumların içinde yetiştik. Bu nedenle, bir şekilde hayatın akışını kontrol etmek, olayların tepesinde olup yön vermek – yani iktidar sahibi olmak – isteriz. Gücü elimizde tuttuğumuzu hissettiğimiz dönemleri, ”altın günler” olarak hatırlar ve iktidardan düştüğümüzü, her istediğimizi elde edemediğimizi fark ettiğimizde ise, kendimizi kötü hissederiz.
Oysa bir süredir yaşadıklarımız bize hayatımızdaki bir çok kayıp deneyiminin altında, ”iktidarı” ya da ”hayatın kontrolünü” elimizde tutmak için benimsediğimiz yöntemlerin yattığını anlatıyor.
Son yıllarda, dünyevi anlamda güç, kontrol, hakimiyet kazanma çabalarımızın boşa çıktığını ortaya koyan bir çok olay yaşadık. Ve güçlü olmaya dair duyduğumuz tutku ile hayatın önümüze koyduğu sonuçlar arasında kaldık.
Bir çok kez kendimize şunu söyledik: ”Aslında davranış modelimin bir işe yaramadığının farkındayım. Ama başka türlü davranmayı da bilmiyorum!”
Şimdi geldiğimiz noktada, bizi ”sonuçsuz olduğunu bile bile tekrar ettiğimiz modellere” sıkı sıkı tutunmaya zorlayan korkuları çözümlemek sürecindeyiz.
Bunun için de, Mart – Nisan ayları boyunca bizi;
– Güçlü olayım derken güçsüz hale düşüren,
– Değerli olayım derken değersiz hissetmemize yol açan,
– Kazanan olmaya çalışırken kayba sürükleyen,
düşünce kalıplarımız ve davranış modellerimiz üzerinde çalışacağız.
Bu olayları yaşarken, ailemizde ve bizi etkileyen ilk sosyal çemberlerde öğrendiğimiz ”değer, kazanç, kayıp, risk, güç, iktidar” kalıplarının bizde oluşturduğu korkuları görmek ve bunları gidermek için benimsediğimiz savunma / saldırı yöntemlerinin zayıf yanlarını bir kez daha deneyimlemek zorunda kalabiliriz.
Meslek seçimlerimiz, para kazanma veya değer üretme şeklimiz, kendimizi sosyal anlamda değerli ve makbul kılma yöntemlerimiz, önemsenmek için kullandığımız tüm araçlar, hayatımızda iktidar sahibi olmaya çalıştığımız – iş, evlilik, seks, çocuklar, sosyal çevre gibi – tüm alanlar ve bu alanlarda kontrolü elimize geçirme ve tutma şeklimiz üzerine kafa yormamız gereken bir dönemdeyiz.
Etrafımızda güçlü ve etkin olarak gördüğümüz, değerli bulduğumuz insanlarla ilişkilerimiz, bu kişileri ya da çevreleri değerlendirirken kullandığımız kriterler, bu kişilere verdiğimiz tepkiler de masaya yatabilir.
Gücü ve güç simgelerini algılar, yargılar ve hayatımızda bir yere koyarken kullandığımız kalıpları, bakış açımızı, değerlendirme şeklimizdeki kör noktaları, yanılsamaları, ön yargıları fark etmemiz mümkündür.
Bu farkındalık elbette yaptırımlara, baskıya, bireysel ve sosyal alanlarda gördüğümüz kabule ya da eleştiriye verdiğimiz tepkilere de başka bir gözle bakmamızı gerektirecektir.
Kazanç ve kayıp anlayışımız, değer yargılarımız, önceliklerimiz, hayatımıza yön verirken bize yön veren unsurlardır.
Bu unsurlardaki değişimler, hayatımızın yönüyle ilgili düştüğümüz çıkmazları, beklentilerimizdeki abartıları ya da hayatımızdaki göz ardı ettiğimiz boşlukları görebilmemizi sağlayacaktır.
Fırsat / risk tanımlarımız, ve böyle durumlara verdiğimiz tepkiler de önceliklerimiz ve ön yargılarımızdaki değişimler doğrultusunda değişebilir.
Önemli olan geçmişimizde kaybetmiş ya da kazanmış olduğumuz durumlar değil, bunlardan çıkarttığımız sonuçlardır.
Eğer yaşadıklarımız, kendimize ve hayata yönelik bakış açımızda ve tutumlarımızda bir dönüşüme yol açmıyorsa, bir işe yaramadığını göre göre aynı kalıpları, sırf geçmişten bu yana sürüklediğimiz kaygı ve yargılar yüzünden sahipleniyorsak, o zaman kazanç gibi gördüklerimizin getireceği yeni kayıplara da hazır olmamız gerekir.
Toplumsal ve evrensel boyutta da, güç ve iktidar kalıplarının, değer üretme biçimlerinin, liderlik modellerinin sarsılacağı bir dönem başlamıştır. Geçtiğimiz 2-3 senelik süreç, değişimin şart olduğuna dair işaretleri tüm insanlığın önüne koymuştur. Bu aşamadan itibaren eski kalıplara ve araçlara tutunan şirketler ve politik yapıların giderek katılaşma yolunu seçerlerse, etraflarına daha fazla zarar verecekleri, buna mukabil kendi çöküşlerini de hızlandıracaklarını görmemiz mümkündür.
Dünya güce bakış açısını değiştirmediği sürece, yıkım hızlanacaktır.
Ne var ki, dünyanın bakış açısındaki değişim, ancak bireylerin kendi hayatlarına bakış açılarını değiştirmeleri ve dünyada görmek istedikleri değişimi, önce kendi hayatlarına, insan ilişkilerine taşımaları ile mümkündür.
Artık alışılmış kalıpları tekrarlayarak kendimizi güvende tutmanın zamanı geçmiştir. Kabahati ötekilere, veya sisteme atmanın, yani kendimizi bir kurban olarak görüp, sorumluluktan kaçmanın zamanı da geçmiştir.
Her insan kendi yolundan, kendi vicdanından, kendi seçimlerinden sorumludur. Ve bu seçimler konusunda gösterdiğimiz samimiyet ve cesaret, hem kendi kaderimizi, hem de dünyanın kaderini belirleyecektir. Zira enerjinin aktığı yön, yolun çizgisini değiştirebilir.
Seçimleri bizim gibi olmayanlar değildir DÜŞMAN… Asıl düşman içimizdeki düşmanlık hissi ve bunun getireceği güç ve iktidar savaşlarının bizi beğenmediklerimize dönüştürmesidir.
Düşüncelerimizde farklı olsak da, davranışlarımızla onlara benzediğimiz zaman, düşman safına geçmiş, kendimize de insanlığa da düşmanlık etmiş oluruz.
Bir başka büyük teslimiyet de, olumsuz gelişmeler karşısında umutsuzluğa kapılmaktır.
”Rağmen Yapmak”tır en yüksek enerjiyi üreten. Her şeye rağmen insanlığına sarılan bir kaç kişinin ürettiği aydınlık, binlercesinin karanlığına denk olabilir. Bu nedenle umuda sarılmak, hem kendimiz, hem de insanlık için en hayırlı olanı yapmaktır.
İnsanın hayat üzerinde bir iktidar kurmaya ihtiyacı yoktur. Zira başka nefsler üzerinde hükmümüz yoktur. İktidar sadece ve sadece kendi nefsimiz üzerinde kurulur.
Üstelik bu bizi sandığımız gibi güçsüz ve anlamsız kılmaz!
Varlığımızın sorgulanması gerekmeyen bir önemi ve değeri olduğuna, ve yapacağımız her aydınlık seçimin karanlığın içinde bir mum yaktığına dair imanınızı tazeleyin. Bu iman, çocuklarda bulunan türden katıksız bir ”öze-güvenin” yeniden keşfidir.
YOLA ve Yol’un Mimarı’na güvenin! Bu güven bizi iktidar oyunlarından, ve bunun acı verici sonuçlarından koruyacak, irademizi her daim vicdanımız doğrultusunda kullanmamıza ve çevremizde ne yaşanırsa yaşansın içimizde huzur bulmamıza yardımcı olacaktır.
This Bitter Earth – Dinah Washington
” Nedir bu acı dünyanın meyvesi?
Paylaşmayı bilmiyorsan sevginin ne hayrı vardır?
Eğer gülün ışıltısını örten bir tozdan başka bir şey değilse,
Hayatımın ne anlamı vardır?”
| |
| | | miftah Admin
Mesaj Sayısı : 3360 Kayıt tarihi : 26/07/08
| Konu: Geri: 16 Mart’taki son karenin Salı Mart 17 2015, 17:28 | |
| Bu YENİAY ve Güneş Tutulmasının dersleri aşağıdaki yerlerden çıkabilir;
– Neyi neden istediğinize dikkat edin! Önemsenmek için mi atağa kalkıyorsunuz, yoksa önemli bir konuda bir hayra vesile olmak için mi? Nefsinizi memnun etmek için yaptığınız işlerde ayağınız tökezler. Ama Rabbinizi memnun etmek için yapacağınız işlerde ayağınızın altındaki taşlar çekilir. Yaptıklarınızda niyetinizi temiz, yolunuzu düz tutun ve sonucu asla yargılamayın
– Haklı olabilirsiniz… Ama bu size karşınızdakilere diz çöktürmek için her şeyi yapmak hakkını verir mi? Kendinizi kabul ettireyim derken kızdığınız insanlara dönüşüyor olabilir misiniz? Kendinizin farkına varın!
– Kendinizi neyin içinde kaybettiğinize, neye fazlasıyla kapıldığınıza dikkat edin! Olaylar, insanlar, konumlar, övgüler, kazançlar ya da yenilgiler geçicidir. Geriye kalan ise bizim insanlığımızdır. Gururla değil, insanlık onuruyla hareket edin. O zaman her şey geçtikten sonra elinizde kalan sizden hoşnutsuz olmazsınız
– Hiç bir şeyi sırf yapabiliyor olduğunuz için yapmayın! Sözlerinizin ve adımlarınızın uygun, ayarlı ve yerinde olduğundan emin olun. İşinizi yalnız kendi yararınızı değil, başkalarının da hayrını gözeterek yapın.
– Asla kendi yüceliğinizle sarhoş olmayın! Güçlülük miti ve üstünlük hissiyle sarhoş olan kişi en zayıf halindedir…
– Yapmaya çalıştığınız hiç bir hayırda dahi haddi aşmamaya, iyilği dahi kişiselleştirmemeye, hele de fedakarlıklarınızı ve çektiğiniz acıları bir övünç kaynağı yapmamaya dikkat edin.
– Önünüze açılan kapılardan girerken, arkanızda kimleri bıraktığınıza, neleri ihmal ettiğinize, kimlerin ayağına basıp düşman ettiğinize dikkat edin. Size yapılmasını istemediğiniz hiç bir şeyi başkalarına yapıp geçmeyin!
Pegasus’un silkelenmesine ve üstündeki ”dilkey yükselmeci uyanık savaşçıyı” sırtından atıvermesine neden olan AT SİNEĞİ’ni Zeus göndermiş olabilir.
Ama adamcağızı dimyata pirince giderken evindeki bulgurdan eden aslında kendi fırsatçılığı, hırsı ve gözünü karartan hakimiyet arzusudur.
Yani sinek vesiledir. Bizi eşekten düşmüş karpuza döndüren aslında kendi zaaflarımız, görmezden gelmekte ısrar ettiğimiz ya da bile bile tercih ettiğimiz yöntemlerimizdir.
Kendi gücünü, haklılığını, önemini, aklını ABARTAN ya da amacını gerçekleştirmek adına haddi aşan yöntemlere başvuran kişi, daima küçümsediği, önemsiz kabul ettiği, göz ardı etmekte sakınca görmediği şeyler tarafından, ummadığı bir anda alaşağı edilir. Bu PEGASUS SENDROMU’dur
Dünyayı isteyen dünyayı kazanır ama içindeki cenneti kaybedebilir… Evin yolunu kaybedecek kadar, ileri gitmeyin. Ve kaybolduğunuzu fark ettiğinizde inat etmeyin… Durun ve hep sizinle olan Rabbin Ruhu’na yolu sorun. Eğer cevabı hiddet, hırs, kibir ve korku ile değil, tam bir güvenle dinlerseniz Yardım alacaksınız
Meleklerin Duası
”Derinde bir tuhaf sızı miras Başka nedir bize kalan Çözülmeden hayat sırrı biraz Geçer gider haylaz zaman
Meleklerin duasını saklar Kalbimdeki gizli cennet Yitirdiği diyarına ağlar İçimdeki sonsuz gurbet”
| |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: 16 Mart’taki son karenin Çarş. Mart 18 2015, 01:28 | |
| | |
| | | miftah Admin
Mesaj Sayısı : 3360 Kayıt tarihi : 26/07/08
| Konu: Geri: 16 Mart’taki son karenin Çarş. Mart 18 2015, 11:47 | |
| https://www.facebook.com/sukran.ozturk.78/posts/556902151079574Naz Bayatlı güzel yazmış: *** Bu haftanın en önemli gökyüzü görünümü 20 Mart’ta Balık burcunda gerçekleşecek senenin ilk Güneş tutulması olacak. İşi Sembollerin anlamını okumak olan biz astrologlar için inanılmaz ilginç ve sembolizm yüklü bir dönem içindeyiz. Güneş tutulmaları çok güçlü enerjiler yüklü birer yeniaydır aslında. Bu Güneş tutulması Zodyağın son burcunun, son derecesinde meydana geliyor. Ardından Güneş kısa bir süre sonra yeni bir döngü anlamına gelen Koç burcuna geçiş yapacak. Güneş’in Koç burcuna geçmesi ile Kuzey Yarım Küreye Bahar gelir. Biz astrologlar açısından da bir tür yeni yıl gibi farz edilir ve bir araya gelinip özellikle kutlanır çünkü Güneş Zodyağın ilk burcu olan Koç’a geçmiştir. Bu tutulma dönemi güçlü bir biçimde hayatımızın bir alanında , bir bitiş ve bir başlangıç kararı alma aşamasında olduğumuzu sembolize ediyor. Hepimiz zihnimizde bir düşünceyi döndürüp durmaktaydık, tutulma zamanı hele de Balık burcunda olduğu için bu düşüncelerin veya almak istediğimiz kararın çok duygu yükü içeren bir tarafı da vardı. Kurban edildiğimizi düşündüğümüz yaşam alanları, kendimizden fazlaca ödün verdiğimizi gördüğümüz, hayır diyemeyerek fedakarlıklarda bulunduğumuz konular zihnimizde su yüzüne çıktı ve duygulara döküldü. Bir çoğumuz daha fazla göz yaşı döker olduk. 2 yıldır süregelen Uranüs-Pluton karesinin sonuncusu gerçekleşiyor artık gerilimlerimiz daha hafifleyecek, bir anlamda değişimin yapı taşları oluştu . Kesinlikle emin olun ki yeni bir başlangıç şansı geliyor ve hayatınızda yeni bir döngü başlıyor. Belki bazılarınız bilinç altından gelen korkularla, henüz bu değişimi yapmaya hazır olduğunu hissetmiyor ama, artık yeni bir kapı açılıyor hayatımızda ve yaşam hedeflerimize ulaşmak adına hızla ileri atılacağımızı düşünüyorum. Bir kapıyı kapatıp ki bu ister zihinsel bir karar olsun, ister bir duygu yükünü içinizden atmak olsun , hatta bir karara adım atmak olsun, yeni bir kapı açmaya hazırsınız. Bir çok danışanımla buna benzer görüşmeler yapıyoruz son iki-üç haftadır. Değişim kararlarının gelecek hafta aksiyona geçeceğini düşünüyorum, 2 yıldır süren Pluton-Uranüs etkileşiminin sonuncusunu bu hafta yaşayacağız. Artık hayatımızdaki bize majör gerilim yaratan sorunların çözüm yollarının önümüze çıkacağını ve taşımakta zorlandığımız yüklerin daha kolay kabul edildiğini göreceğiz. Bu hafta bir diğer önemli etkileşim hatta trend Merkür Neptün Satürn etkileşimi. Bu dönemde bir konuyu nasıl algıladığımız ile ilgili daha gerçekçi olmaya yönelik kendimizi kontrol edebilmeliyiz. Tüm bildiğimiz doğru mu, aldığımız kararlarda dayandığımız nedenler tüm gerçekliği içeriyor mu. İçin de bizim de payımız , yanlış algılamamız veya algılanmamız olamaz mı? Bir durumu değerlendirirken eksik kaldığımız yönler veya görmediğimiz açılar olabilir mi ? bu süreç içinde GERÇEĞİ GÖRMENİZE YARDIM EDECEK VE YENİ BİR AYDINLANMAYA VE BİLİNÇLENMEYE sizi götürecek farkındalığı yaşayabilirsiniz. Ancak bunu yapabilmek için zor diyaloglar ve konuşmalar yapmak durumunda kalabilirsiniz. Biliyorum kolay değil ama konuşun neler olduğunu anlayacaksınız. https://www.facebook.com/…/astro…/permalink/808023422579485/ | |
| | | MaVi_GüL Admin
Mesaj Sayısı : 16821 Kayıt tarihi : 03/07/08
| Konu: Geri: 16 Mart’taki son karenin Perş. Mart 19 2015, 00:45 | |
| | |
| | | | 16 Mart’taki son karenin | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|