ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sevmeyi Bilmek Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sevmeyi Bilmek

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevmeyi Bilmek Empty
MesajKonu: Sevmeyi Bilmek   Sevmeyi Bilmek EmptySalı Mart 18 2014, 01:03

Sevmeyi Bilmek

"İnsanların çoğu, kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Kendisini sevilmeye lâyık görmediği için, sevilmekten korkuyor.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için..
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."


W. Shakespeare

Bir ninniyi kıskandıracak kadar güzel sesiyle çakıl taşları arasından sızıp gelen su, çimenler, dağ çiçekleri, ceylanlar, kuşlar, denizler, yeni doğmuş süt kokan bebekler, güller, toprak, rüzgarda nazlı nazlı devinen yapraklar, ağaçlar, kısacası her şey. Ne yana baksam her şey bana insanları anlatır, insanların inceliğini, duyarlılığını, insancıllığını, sevecenliğini ululuğunu, yaratıcılığını, sanatçılığını...

Dünyada bunca yıkım, kıyım, zulüm, ihanet ve kötülükler olmasına rağmen; yine de insanlar hakkında kötü düşünemiyorum. İnsanları öylesine güzel, öylesine derin, anlamlı, zarif, sevimli düşünüyorum ki; onları güneş gibi sıcak, toprak kadar vefalı, su kadar temiz, çimenler gibi zarif, ceylanlar kadar güzel, kuşlar gibi özgür ve verimli bir toprak kadar üretken ve olgun düşlüyorum...

Ya güller, gülleri anlatacak kelime bulamıyorum, o üstün gururlu, minnet nedir bilmeyen; kendinden, güzelliğinden emin güller. Güller bana daima genç kızları hatırlatır; ince, hassas, kızararak bakan, soluveren, hemencecik küsen, kırılan; tatlı bir söze, bir gülümseyişe hemen yüreğini açıveren halleriyle, genç kızları hatırlatır. Güller ki; her yaprağı bin bir anlam, bin bir renk, ahenk dolu...

İnsanlar, silahlar üretip akıl almaz savaşlarla cinayetler işleyerek güçsüzlere haksızlık edip, açlık ve sefaletin kol gezmesine seyirci kalsalar da, intikam peşinde koşup; ırkçılık ve dini bağnazlıklarla ilkel davranışlar göstererek beni zaman zaman hayal kırıklığına uğratsalar da; her şeye rağmen yine de insanları güzel düşlemekten kendimi alamıyorum. Çünkü insanları yeryüzünün en değerli varlığı olarak görüyorum. Vicdan, adalet, merhamet ve sevgi gibi değerli unsurların yalnızca insanda var olduğunu ve bu unsurların, insanı insan eden ögelerin en başında geldiğini unutmadan yaşıyorum...

İnsanı insan eden bir diğer öğe ise bilinç ve düşüncedir; duyguysa, olaylar karşısında ve yaşamda insanların hissettikleri şeylerdir. Örneğin, acı veya sevinçtir, korku, heyecan, endişe, acımadır, iyilik, dostluk, güzellik, adaletli ve vicdanlı olmak gibi değerler, salt insana özgü bir olgudur. Çünkü insan sosyal bir varlıktır, aydınlık ve karanlık nasıl birbirinin zıddıysa, iyilik ve kötülük ya da güzellik ve çirkinlik de birbirinin zıddıdır. Ama evrende her şey iç içedir ve beraber yaşar, karanlık nasıl ki kötülüğü, çirkinliği, körlüğü, cehaleti, zulmü, haksızlığı, adaletsizliği, vicdansızlığı, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü temsil ediyorsa; aydınlık da iyiliği, güzelliği, ilgiyi, doğruyu, dostluğu, merhameti, dürüstlüğü, adaleti ve vicdanı temsil eder. Unutmayalım ki, tabiatı güneş aydınlatır, insanı da bilgi; bilgi, eğer iyinin ve vicdanın hizmetinde ise, bilginin hakça paylaşılması, adaletin hayata geçirilmesi mümkün olur. Aksi takdirde haksızlık, vicdansızlık, zulümler ortaya çıkar...

Yirmi birinci yüzyılda, bilgi çağında yaşıyorken; insanın inancına, diline, kültürüne, bilincine, düşüncelerine, görüşüne ket vurarak, baskı uygulayarak, hakaret ederek bir yere varmaya çalışan sırtlanları anlamakta ve anlatmakta güçlük çekiyorum. Tertemiz bir suyu bulandırmak ne kadar kolaysa, bir insanı dininden, inancından, renginden, dilinden, tipinden, ırkından, dünya görüşünden dolayı hor görmek, aşağılamak, iftira atmak da o kadar kolaydır. Zor olan; insanı, insan olduğu için sevebilmekte, onun bize benzemeyen yanlarını hoş görebilmektedir. İnsan gibi sosyal bir varlığa da zor olan yakışır...

Öyleyse; önemli olan insana saygı duyabilmek, insanca yaşamayı ve yaşarken de paylaşmayı öğrenebilmektir. Dünyada her insanın, her milletin yaşam hakkına saygı duymayı, insanları anlamayı ve en önemlisi de hoşgörüyle bakmayı öğrenmek, onların hakkını da kendi hakkıymış gibi savunmak, insan olmanın gereğidir. İnsanları diğer canlılardan ayıran özellikler de bunlar olsa gerek, bu gereği yerine getirmek, son derece hassas ama bir o kadar da basittir, ilk bakışta zor görünse de...

Ama ne yazık ki sırtlanlar, gün aydınlığını sevmezler, güzellikler onların meselesi değildir, onların gülistanı çirkinliklerdir; nefrettir, kindir, düşmanlıklardır. Onların hiç kimseye merhameti, sevgisi, saygısı olamaz; hatta kendilerine bile, yürekleri, beyinleri, kan, kin ve nefretle doludur. Erdemleri, namus anlayışları bacakları arasındadır, buna bağlı olarak beyinleri ve yürekleri de namus anlayışları kadar kirlidir...

Bence bu dünyada ihtiyacını duyduğumuz ve muhtaç olduğumuz en önemli şey sevgi, dostluk ve hoşgörüdür. Küçücük bir tebessüm ve tatlı dil, karşımızdakine verebileceğimiz en güzel hediyedir. İnsanlar sevmeli, şartlar ne olursa olsun sevmesini bilmeli, hayata hoşgörü ile bakılınca, olaylar yumuşuyor. Bunu hepimiz biliyoruz mutlaka, ama yine de hoşgörüyü söylemeliyiz birbirimize, hatırlatmalıyız. Çünkü yaşamın tadı ayrıntılarda gizlidir, yaşamak sevmektir, hissetmektir, anlamaktır...

Bir kızıl derili dede ile torunu evlerinin önünde oturmuş, biraz ötede boğuşan biri siyah diğeri beyaz iki köpeği seyrediyorlarmış. Torunu sormuş:
-Neden iki tane köpek besliyorsun
Dede yanıtlamış:
-Onlar benim için iki simgedir evlat, iyilik ve kötülüğün simgesi. İyilik ve kötülük de içimizde böyle sürekli mücadele eder durur.
Torun sorar:
-Peki, sence hangisi kazanır mücadeleyi
Bilge reis derin derin gülümser ve der ki:
-Hangisi mi evlat, ben hangisini daha iyi beslersem o kazanır.

Sevgi, insanlara bağışladığımız bir duygu, bir armağan, bu yüzden bazen tek taraflı da olabiliyor ve bu yüzden bunu hiç tanımadığımız insanlara da bahşedebiliyoruz. Severek yaşamak güzeldir, severek yaşamanın güzelliğini ve önemini fark edenler de güzeldir. Dünyada bir şey olabilmenin ötesinde çok daha önemli bir şey var aslında; o da insan olabilmek. İnsan olabilmenin ilk koşulu ise; yüreğinde sevgi ve merhamet taşıyabilmektir, yoksa kim olduğumuzun, nereden geldiğimizin, hangi ülkenin pasaportunda adımızın yazılı olduğunun ne önemi var. Bu dünyada, sadece insan değil miyiz, bu dünyada bizim yaşam hakkımız kadar, başkalarının da yaşama hakkı var. İnsan dediğin odur ki; nerede ve kime yapılırsa yapılsın, birine yapılan zulmü, haksızlığı, vicdansızlığı, her zaman yüreğinde hissedebilsin, bunu kendisine yapılmış gibi görebilsin...

Yeryüzünde ki bütün insanlar insanlık bahçesinin çiçekleri değil midir. Öyleyse hiç bir devletin, ırkın, insanın, inancın yada gücün bu çiçekleri ezmesine, soldurmasına fırsat verilmemeli, müsamaha gösterilmemelidir. Bütün halkların, toplum yada bireylerin kutsal olan yaşama hakkı korunmalıdır; hatta kültürlerinin gelişmesine katkı sunulmalıdır. Bu dünya hepimizin, bu dünyada herkese, bütün halklara ve kültürlere yetecek kadar yer var. Yeter ki cehalet, şiddet, baskı ve inkar yerine, hoşgörü, sevgi, saygı hakim olsun...

ALLAH'ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken, biz kim oluyoruz da insanları bir kaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, bir kaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz diyor Dale Carnegie. Herman Hesse de diyor ki; en vatan severim ama, önce insanım, her ikisinin bir arada yürümediği yerde daima insana hak veririm...

O halde, neden başkalarının hep bizden farklı yanlarını göz önünde bulundurup da, neden biraz da bizimle ortak yanlarını bulup ortaya çıkarmaya çalışmıyoruz. Sonradan yaratılan ve dayatılan dil, mezhep, ırk, tarikat, kültür, bölgecilik, şeyhlik, aşiretçilik gibi kavramlar yüzünden çıkan savaşlara, katliamlara, haksızlıklara karşı durmuyoruz. İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta, kim ne zarar görebilir. İnsani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka, kim bu ortak değerlere karşı çıkabilir...

Yılgınlıkların, yorgunlukların damarlarımızda dolaşıyor olması bizi bıktırmamalı, yıldırmamalı; bizi insani değerlerden uzaklaştırmamalı. Bedenimizde, sevgiye açık bir yüreğimiz olduğunu unutturmamalı, çünkü bize, her şeyden önce yüreğimiz gerekli. Sevgiyi görmek, duvarını örmek ve sevgiyi çevremize sunmak için, önce yüreğimiz gerekli bize. Bozgunlardan ve sevgiyi kirleten yozluklardan yılmamak için, korkmamak için bize sadece yüreğimiz gerekli...

Düşüncelerimiz, yargılarımız, ön yargılarımız; o yakıcı ve yıkıcı yıldırımların beynimize ulaşmaması için ne kadar barajlar, dalgakıranlar, duvarlar inşa etse de, ne kadar tarihsel, kültürel, ideolojik, gündelik paratonerimiz olsa da, bir yerden sonra, en azından şöyle kendi yüreğimizle baş başa kaldığımızda , eminim bu gerçeği anlarız. Bir kez olsun, biz de yürekten o soruları sorarsak kendimize, mutlaka anlarız sevginin gücünü. Ya da en azından sormak durumunda kaldığımızı varsayarsak, anlarız...

Işıkla, dostlukla ve umutla kalın...

Nuri Can

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevmeyi Bilmek Empty
MesajKonu: Geri: Sevmeyi Bilmek   Sevmeyi Bilmek EmptySalı Mart 18 2014, 01:51

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevmeyi Bilmek
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Cennet Sevmeyi Bilenlerindir...
» Sevmeyi Bilmeyen....
» Hiç Sevmeyi Denedinmi Korkmadan
» HADDİNİ BİLMEK
» Böyle Öğrendik sevmeyi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: