ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Bir Avuç  Mor Çakıltaşı  Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Bir Avuç Mor Çakıltaşı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Menekşe
Özel Üye
Özel Üye



Mesaj Sayısı : 2555
Kayıt tarihi : 30/08/10

Bir Avuç  Mor Çakıltaşı  Empty
MesajKonu: Bir Avuç Mor Çakıltaşı    Bir Avuç  Mor Çakıltaşı  EmptyPtsi Ocak 13 2014, 16:55

Bir Avuç  Mor Çakıltaşı


Ağlıyorum.gözyaşlarım sulusepken olmuş iniyor dağlar boyunca. İçimde volkanlar patlıyor,rüzgarlar savuruyor tüm alışkanlıkları. Bir uçurumun başından aşağı kanatlanmak istiyorum.Uçmak,uçmak.en uzak denizleri aşıp bilinmeyen bir kıtanın isimsiz sahiline vurmak istiyorum. suların kumları usul usul okşadığı sessizliğe açmak gözlerimi. Yorgun kanatlarımı
belli belirsiz ve belki de hiç alışkın olmadığım bir beceriyle alev alev güneşin kollarında kurumaya bırakıyorum.

Sessizliğin ilk kez bu denli sihir dolu olduğunun ayrımına varıyorum ve onu nasıl özlediğimin. Özlem, sessizliğin huzur dolu koynuna özlem. Boylu boyunca yattığım kumların üzerinde kendimi güneşin koruyucu kollarına bıraktığım isimsiz bir sahile özlem. Dahası kendime özlem.

Rüzgarlar savuruyor bütün alışkanlıklarımı. Çiğneyip gidiyor üzerlerinden düşlerim,düşüncelerim. Beynimden yüreğime bedenime iniyorlar hızla. Ve suda ki ayaklarıma ,ayak parmaklarımdan denize kavuşuyorlar. Derin bir rahatlama yaşıyor tüm hücrelerim. Usul usul kumlara dokunuyor deniz. Oradan bedenime.

Kollarımın yerinde bir çırpınış vuruyor hızla kumlara.Yüzüm gözüm kum doluyor. Yanım yörem deniz. Gözlerimden deniz geliyor oluk oluk. Başım sanki bir kaya. Kanatlanmak istiyorsam da kımıldayamıyorum olduğum yerden. Denizin orta yerinde küçük mor bir ada varmış. Öyle farz ediyorum. Köpük köpük olmuş tüm özlemlerim ve bir mor ada düşlüyorum minicik.

Sevgilerin katıksız ve kuralsız olduğu. Kötünün ayağını bile atamayacağı.Yaşamak zorunda olduğum bütün alışkanlıklarımdan arınıp orada huzura erebileceğim ada.  Avuç avuç mor çakıl taşları toplayacağım kıyılarından.Özenle bir büyük yaprağın üzerine dizeceğim hepsini. Bir dostluk başlayacak gözlerimde sıcacık.Tek tek elime alıp koklayıp öpeceğim. Her biri bir canımın kokusunu getirecek buram buram.

Yüreğim titreyecek,kirpiklerime deniz gelip oturacak. Damla damla karışacağım derin lacivertlere. Sessizliğimin bütün öfkelerini,sabırlarını,yüreğimin tüm susturulmuş çığlıklarını akıtacağım çakıllarıma.Sonsuz tolerans sunduklarımı,hak etmedikleri halde tüm bağışladıklarımı, hak etmedikleri halde haksızlık ettiklerimi hepsini ama hepsini tek tek sıralayacağım büyük yeşil yaprağın kalın damarlı gövdesine.

Telefon,elektirik,su,aidat,yakıt gibi sıradan sıkıntıların beni bitirmesini istemediğim o geride kalan yaşamı özlemeyeceğimden eminim artık. Hiçbir şeysiz yaşayabileceğim küçük mor bir adam var. Çakıllarım sessizliğin içinde
bütün sesleri çıkarabileceğim dostlarım. İrili ufaklı mor çakıl taşlarım, arkadaşlarım.

Başım hala bir kaya gibi ağır kumların üzerinde.kanatlarım boşuna çırpına dursun bedenim sanki yapışıp kalmış ıslak kumlara. Ayaklarım denizde öylesine hareketsiz ve beklentisiz. Bir derin uykudan uyanamıyorum sanki göz kapaklarım
asırlarca hasret kalmış gibi birbirini çekiyor özlemle. Sonunda yenik düşüyorlar inatlaşmalara. Araçların motor seslerinin beynimi yiyen haykırışları ile gerçek gelip oturuyor düşlerimin üzerine. Çocukların canhıraş çığlıkları sanki yüreğimi
törpülüyor. Havalimanından yeni kalkan bir uçağın sesinde uçup gidiyor mor ada'm kendi bildik yerine. Başım yastıkta sanki bir kaya kaldıramıyorum.

Bedenim yatağıma yapışmış, kollarımın yerinde bir ağırlık. Bakıyorum göz ucuyla. Kollarımın yerinde kocaman beyaz kanatlar, kaplamış yatağın tamamıma yakınını.Ve üzerlerinde ışık ışık mor yansımalar görüyorum hayretle.. Mor çakıl taşlarım parıldıyor beyaz büyük kanatların üzerinde. Dışarıdan yine günlük bildik hayatın sesleri sızıyor odamın içerisine.
Bir derin sessizlik özlüyorum. Bir derin mor kıyı bekliyorum. Özlemlerimin hiç de ulaşılmaz olmadıklarına inanıyorum. Mor çakıl taşlarımın gölgesinde. Hiçbir şeysiz kalmak istiyorum. Hiçbir şeysizliğin verdiği alışkanlıkla, bir deniz kıyısına varıp son kez bir can için küçük bir mor taş atmak istiyorum denizin mavi kollarına. Atabildiğim kadar uzağa...
O kocaman sessizliğin içinde sadece o mor çakıl taşının denize kavuştuğu andaki ses gelip otuveriyor yüreğimin neredeyse bütününe. Çakılımın ait olduğu yere kavuşmasının hazzını tadıyor bütün ruhum. Ve artık ağırlık yapan, acı katan,mecburen bağışlanmış ne varsa akıp gidiyor o çakılla derinliğin karanlık kollarına hızla. Ağlıyorum gözyaşlarım sulusepken olmuş iniyor dağlar boyunca. İçimde volkanlar patlıyor,rüzgarlar savuruyor tüm alışkanlıkları.

Bir uçurumun başından sonsuzluğa kanatlanmak istiyorum.Uçmak,uçmak. En uzak denizleri aşıp bilinmeyen bir kıtanın isimsiz sahiline vurmak istiyorum. Bir avuç mor çakıltaşını kulağıma götürdüğümde. İşittiğim ne varsa anlatabilmeyi başaramıyorum ne yazık ki. Sadece benim duyabildiğim bu sesleri aktarabilecek kelimeleri bulamadım henüz. Lakin görebildiklerimi az da olsa anlatabilmiş olmayı umuyorum.

Yüzüm gözüm kum doluyor.yanım yörem deniz. Gözlerimden deniz geliyor oluk oluk. Başım sanki bir kaya.Kanatlanmak
istiyorsam da kımıldayamıyorum bile olduğum yerden. Taş olmuşum deniz diplerinde. En derin sessizlikte ceplerimde ise yakamozlar ve çakıllarım.

Derin lacivertlerin içinde mor ışık yansımaları dalgalanıyor bir deniz kızı gibi. Sihir dolu bir anlam katma çabasındayım bu
farkındalığa. Ama verecek bir isim bulamıyorum ne acı ki. Küçük mor ada ve bir avuç mor çakıl taşının ışıltılı gölgesi yansıyor odamın duvarlarına. Dışarıda ise hayatın bildik sesleri törpülüyor bir günü daha.

Bunca sesin içinde sessiz kalabilmek.
Sessiz ve kokusuz... Oysa ben sessizliğin kokusunu özlüyorum. Taze sabahların bitmediği gibi bu özlemde bitmeyecek biliyorum.

Bekliyorum!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Bir Avuç  Mor Çakıltaşı  Empty
MesajKonu: Geri: Bir Avuç Mor Çakıltaşı    Bir Avuç  Mor Çakıltaşı  EmptySalı Ocak 14 2014, 00:40

çiçek7 Allah razı olsun çiçek7 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Avuç Mor Çakıltaşı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir avuç toprak
» Bir Avuç Korsun
» Kapanmayan Avuç İçimsin...
» Bir Avuç Kurşuni Hasret...
» Bir Avuç Güneşle Gel Karanlığıma...!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: