ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden... Empty
MesajKonu: Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden...   Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden... EmptyPtsi Ara. 09 2013, 21:28

Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden...

"Bilim atom bombasını üretti, fakat asıl kötülük insanların beyinlerinde ve kalplerindedir."

Albert Einstein

İnsanlığın oluşumundan beri insanlar iyiye, güzele ulaşmak için hep mücadele etmişlerdir. İnsan, varlığını sürdürebilmek için ilk mücadelesini doğaya karşı verdi. Doğanın acımasız zorluklarına karşı ilkel yöntemlerle mücadelesini sürdüren insanın, varlığını koruyabilmesinin savaşımı kolektif bir savunma ve yaşamla olmuştur. Bu savaşımlar insanı daha da bilinçlendirmiş kendini ve yaşamı daha fazla anlamasını tanımasını sağlamıştır. Yaşadığı ortamın maddi koşullarına göre gelişen düşünce sistemi ve beyni, benlik duygusunu başka bir değişle özel mülkiyeti doğurur. Özel mülkiyetin doğmasıyla birlikte insanın varlığını sürdürebilmesi için verdiği savaşıma bir yenisi eklenerek insanın insanla savaşımı...

Öylesine bir savaş ki bu, doğanın tüm acımasız koşullarına karşı giriştikleri bir savaştan daha tehlikeli ve yayılımcı bir savaştı. Böylece günümüze kadar sürecek savaşımların ilk adımları atılmıştı. Bunu takip eden sınıf savaşları, sömürge savaşları, din savaşları... Sonuçta ölüm ve yıkımlar...

İnsanlığın gelişim tarihini okurken kimi zaman insan olmanın utancını, kimi zaman da gururunu yaşıyoruz. İnsanlığın gelişimi, rahatlığı için teknolojideki ilerlemenin insanlık hizmetine sunulması; insanlığın daha rahat bir ortamda kardeşçe ve barış içinde yaşayabilmeleri için verilen mücadeleler insanı gururlandırıyor. Kendine örnek aldığı halk kahramanlarının, liderlerin, bilim camiasının izinden gitmelerine ilham veriyor. Bu tür insanlar, insanlığın mutluluğu, insanlığın daha rahat yaşayabilmesi için uğraş verenlerdir. Bunlar, yaşamı daha iyi yaşanır hale getirmek için olağanüstü çaba sarf edenlerdir...

Bunlar, parayı, insan yaşamında bir değişim aracı olarak gören ve en temel değerin para olmadığını; yaşam süresince en temel değerin insan olduğunu ve bu uğurda hak ve özgürlüklerin savaşımının verilmesi gerektiğini savunanlardır. Bunların yürekleri sevgi doludur. Mutluluğun ve sevginin paylaşıldıkça artacağını, acının da paylaşıldığı oranda azalacağını bundan dolayıdır ki sevginin ancak paylaşımın eseri olduğunu bilenlerdir...

Bunun yanında bu insanların varlığından haberdar olmayan veya olmak istemeyen tüm yaşamları boyunca paradan başka bir şey düşünmeyen ve bu paranın kazanılması için her yola başvurmaktan kaçınmayan insanların savaşımları vardır ki, bunlarda insan olmanın utancını bizlere yaşatanlardır...

Para kazanma hırsıyla coşan yürekleri adeta katılaşmış bir taş halini almıştır. Her zaman azınlıkta kalmışlardır. çünkü, birbirleriyle sürekli rekabet içinde, birbirlerini yok etmenin ve sürekli yükselmenin mücadelesini verirler. Sahip oldukları maddi güçle tüm toplum üzerinde egemenlik kurarak toplumsal değerlerin yok olmasına neden olurlar. Yaşamın her alanında belirleyici olmak isterler. Yaratmak istedikleri kişilik, düşünmeyen sorgulamayan boyun eğen sadece kurdukları sistemin çarkının dönmesi için yaşayan insan tipidir. Zamanla tek tip düşünmeye zorlanan beyin tek tip yaşamı da yaratıyor beraberinde. Toplumda yabancılaşma, vurdumduymazlık, bencillik duyguları alabildiğince yaygınlaşıyor. Paylaşımdan uzak, kendini yaşayan ve yaşatan insan tipi daha fazla rağbet görüyor...

Yaşamı daha iyi yaşanır bir hale getirmek ve yok edilmeye çalışılan toplumsal değerleri korumaya çalışanların savaşımı çok zorlu ve çetindir. İnsan onurunun bile metalaştırılarak parayla alınıp satıldığı bir toplumda insan olmanın, kişiliğini koruyabilmenin, toplumsal bir bilinçle hareket edebilmenin ne denli güç olduğunu görmekteyiz...

Eğer, başkalarının acılarına ve üzüntülerine ortak olabiliyorsan, senden binlerce kilometre uzakta öldürülen masum ve savunmasız insanların haber görüntülerini izlerken sızlıyorsa yüreğin, yanı başında çöplükten yiyecek toplayan insanları gördüğün zaman acıyorsan onlara, henüz sevgin yok olmamıştır yüreğinden, insanlığını koruyor- sundur demektir. Büyük işler düşmektedir sana. Toplumun sana verdiği toplumsal sorumluluğu yerine getirmek senin temel görevin olmalıdır. Biliyorum, senin gibiler sorumluluklarını yerlerine getiremedikleri zaman vicdanları rahat etmeyecektir. Çocukların, torunların yaşamın bilincine vardıkları an senden hesap soracaklardır. Onlara hesap vermek, onlara güzel bir gelecek ve yaşanır bir dünya yaratmak senin görevlerindendir. İnsanlığımıza sahip çıkmak senin ve senin gibi düşünen insanların işidir. İnsanların mutlu, sorunsuz gösterilmeğe çalışıldığı, niteliksiz insanların baş tacı edildiği, tüm yapılanların insanların mutluluğu için yapıldığının söylendiği mevcut dramatik tabloda; senaristlere kafa tutan ve oyunu bozan; sonuçta da finali mutlu son yapanın kolektif bilinç olduğunu sakın unutma. Yenilme kendine. Hayal kurmaktan; iyiyi, güzeli istemekten vazgeçme. Uzat elini. Bir elimiz daha olsun kurmak için aydınlık mutlu yarınlarımızı. Kendi gerçek duygu, düşünce ve özlemlerinle, kendi ihtiyaçlarına, hareketlerine, eylemlerine sen yön ver. Artık hiçbir seçenek yok önünde. Sen ki seni sen yapan insani duygularını yitirirsen kim kalacak geriye? Tek başına mutlu olman, mutluluk mudur sanıyorsun...

İnsanların büyük bir çoğunluğu güzelden, sevgiden, paylaşımdan yana değil de, kirletilmiş bir dünyanın çarkındalar. Bu çarkın dönmesini sağlayan dişlilerin yerini tutuyorlar. Dönen çark dişlisi olduğun zaman yaşantını kontrol altına alamazsın. Yaşantına yön verenler o çarkların dönmesi için komut verenlerdir. Sen, sen ol ve gücünü bil. Ve bu gücünü daha iyi yaşanır bir dünya, savaşsız, huzurlu ve herkesin birbiriyle barışık kardeşcesine yaşayacağı bir dünyanın yaratılması için harca. Yıllar bir su misali akıp gidiyor, farkına bile varamıyoruz. Zamanı çok çabuk tükettiğimizi en iyi çocuklarımızın büyümelerinden anlıyoruz belki de. Geç kalmayalım yaşantımızda kalan bundan sonraki günlerimizi toplumsal sorumluluğumuzun bilincine vararak yaşayalım...

Selam Sevgi ve Dua ile...  
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden... Empty
MesajKonu: Geri: Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden...   Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden... EmptySalı Ara. 10 2013, 02:05

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevgin Eksik Olmasın Yüreğinden...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» "Senden İyi Olmasın" mı...?
» Sen Yoksan Sensizlik Hiç Olmasın...
» Yüreğinden At Beni...
» Yüreğinden Uzaklardayım
» Düştüm Yüreğinden...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: