Bir hoca efendi anlatır: Dedemle, köyümüzde kalaycılık yapan Andon isimli gayri Müslim biri şehre giderken yağmur yağmaya başlar. Islanmamak için hemen kayalıklardaki mağaraya sığınırlar. Gök gürlemesi şiddetlenince Andon, yol arkadaşına şaka yapar ve: Bu gürültünün ne olduğunu bilir misin? Diye sorar.
Bilmem deyince,
- Yukarda İsa ile Muhammed kavga ediyorlar, onun gürültüsü deyince yol arkadaşı Andonun üzerine yürür ve boğuşmaya başlarlar.
- Andon Ne oldu neden saldırdın? deyince,
- Yol arkadaşı, Yukarda peygamberlerimiz kavga ederken aşağıda bizim durmamız ayıp olur diye şakayı devam ettirir.
Bu iki yoldaşınki şaka ama şu anda yukarda yapılan kavganın aşağılardaki gürültüsü içten içe yayılmaya devam ediyor.
Zarar yalnız tepedekilere değil aşağıdakilerde büyük ayrılıklara sebep oluyor.
Yukardakiler en kısa zamanda birleşebilirler. Ama alttakiler, küçük köy, mahalle ve şehirlerde kaldıklarından, bu hizmetlerde, vermenin dışında alma durumunda olmadıklarından kırarlar veya kırılırlarsa arayı düzeltmeleri zaman alır ve düzeltemezler.
Bunlar daha bir araya gelemezler, birbirlerine Firavun, Nemrut... gibi kelimeleri kullandılar demeyin.
Geçen sene kendisine Karun diyeni bu sene yardımcı yapmak, Makyevalist politikanın kanında, iliğinde her hücresinde var.
Ama saf Anadolu insanı yalnız ALLAHına kulluk yapmak için iki tarafın da hizmetinde çalışıyorlar.
Alavere dalavere bilmezler.
Onların hatırına da olsa bu kavganın aleni yapılmaması ve baş başa verilip kestirmeden İslamın lehine olacak bir çare bulunması gerekir.
Basın yoluyla kavga edilmemeli.
Taraflardan biri bu görüşmeye yanaşmazsa Ademin iki oğlundan birinin kardeşine dediğini diyelim.
Ademin çocuklarından biri diğerini öldürmeye kastedince öbürü: Eğer sen, beni öldürmek için elini uzatırsan, ben seni öl¬dürmek için elimi uzatmayaca¬ğım. Ben âlemlerin Rabbi Al¬lahtan korkarım. Dedi. (Maide süresi ayet 28)
Biz de dilimizi ve elimizi uzatmayalım.
Konuşmama orucuna başlayalım.
Ben, alt taraftakilere Sevgili Peygamberimizin bir hadisini hatırlatmak istiyorum: Fitne günlerinde oturan yürüyenden hayırlıdır, yürüyen koşandan hayırlıdır, oklarınızı, mızraklarınızı kırınız, kılıçlarınızı taşa çalınız (İbni Mace, Sünen, Kitabül Fiten hadis No 4096)
Atalarımız: Kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez demişler.
Bugünlerde dilinizi dışarı çıkarmayın.
Hazreti Meryemin dediğini deyin.
Yahudiler, Hazreti Meryeme iftira attıklarında O: Ben Rahmâna (konuşmama) orucu adadım, bugün hiç bir insanla konuş¬maya¬ca¬ğım der. (Meryem süresi ayet 26)
MAHMUT TOPTAŞ