ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik Empty
MesajKonu: Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik   Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik EmptySalı Eyl. 10 2013, 21:12

Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik

Bugün yine hatıralarımı gözlerime yükleyip senin gözyaşların diye bulutların eteklerinden düşen yağmur tanelerini topladım küçük ellerimle. Yokluğunda üşüdüm, sıcak sesini aradım kurak topraklara bereketi dağıtan rüzgarın koynunda. Varlığını sorguladım cümlelerin virgülsüz sokaklarında, seni aradım gecenin iç cebinde, yüzünü, gülüşünü aradım hatıralarımın ağlayan suretinde...

Bazen senin yüreğinde sevilmiş olmanın gururuyla kendimle onur duydum bazen de yalnızlığını soludum. Sonbahar yapraklarının sokaklarında gezindiği vakitlerde ben adının her bir harfini gözyaşlarımla yıkayıp gülüşlerimin sıcak avlusunda kuruladım. Ölmeden önce ezbere tanıdığım karanlıkların içinde benden yabancı kollarda baharın beyaz duvağını giyinmiş yüreğine emanet ettim yüreğimi. Sen mavi düş ülkelerinin bulutlarında gezinirken ben ayak uçlarına serpiştirilmiş acılarını sırtlanıp gülüşlerinde tazeledim yitirilmiş düşlerimi. Bedeller ödedim senin için...

Kah yalnızlık sinmiş odamda çığlık çığlığa sevdanı sayıklattım dudaklarıma kah adının her harfini kanattım parmak uçlarımda. Bağışla beni sevgili içimdeki sana olan ölümsüz sevgiyi varlığımda yaşatamasam da sen uzaklarda acılarını bedenimle ödemek sensizlikte yapabileceğim tek şey ne yazık ki. Bir ömür mutlu olacağını bilsem, bedenimi kefenleyip varlığına serilsin bu yamalı kalbim. Çünkü ben sadece bir şafak vakti sis duvarlarından aşıp acılara yenilmiş dudaklarına sunulmuş bir damla can suyum…

Yokluğuna kanayan her gecede benden ömür uzaklıktaki yüreğinden kurak toprağa düşen cümlelerin ölüme mevzilenmiş namlusunda kanattım hasretini. Sen kirpiklerini gökyüzünün ince dallarında uyuturken, ayrılıklara yataklık eden bir eşkıya gibi kelimelerin namlusunda ağlattım içimdeki çocuğun gözbebeklerini. Sen benden uzaklarda susmaları oynarken ben sensizliği anlatan intihar mektuplarının harflerinde susturdum yokluğunun pas tutmuş çığlıklarını. Seni sevmenin bedeli ölümle onurlandırılmışsa sevgili; gülüşlerim kefenim, saçların darağacım olsun. Çünkü ben; ayrılık şarkılarının notalarına yaslanıp uzaklarda yarınlarım için vuslat çiçekleri toplayan kadının dudaklarından söylenmiş son mutluluk cümlesiyim...

Unutma sevgili; benden bir ömür uzaklığa gitsen de, ben hala ilk gün ki gibi seviyorum seni. Sesini duymasam da varlığına yaslanıp dualarıma ekliyorum ıslak gözyaşlarımı. Tozlanmış hatıralarımı gözlerimin önüne getirip getirip yüreğinle bana gülümsediğin hallerini anımsıyorum. Lakin gittiğin günden beri her yağmurda hüzünler üşüşüyor bedenime. Ne zaman yağmurun bulutlarla dansına tanıklık etsem; kanla yıkanmış yaşlarım düşüyor kuru toprağın ince dudaklarına. Yaşıma,başıma aldırmadan delicesine ağlıyorum gözlerimde nem, yüreğimde sensizlik ile...

Biliyorum ki; gözlerimden her akan yaş, bana haram gülüşlerine dua oluyordur. Kirpiklerimden akan her nem, senin yazgına senin acılarına kefaret ödüyordur umarım. Ve geleceğini bilsem; umuda gebe sabahlara kurşun sıkardım. Ölmeden önce gözlerini göreceğimi bilsem; dağlarını sırtlanıp tuz basardım kanayan sancılarıma. Ah gülüm, ah hicrana gelin ettiğim yarim, gittiğin mevsimlerden dönüp baharlarıma gülümsemeyecek misin...

Gittin ama gidişine hiçbir zaman pes etmedim, yokluğunda kazılmış ayrılığın dipsiz çukurlarına düştüm. Canıma, yüreğime ilmeklediğim seni benden acımasızca söküp ipsiz uçurumlara sürgüler beni. Ezildim, itildim nemli duvarların sağır dudaklarında, kanayıp durdum sensizliğin çatısız duraklarında ama pes etmedim. Gittin diye, beni sensiz bıraktığın diye senden vazgeçmedim, gidişine yargısız ve acımasız mahkemeler kurup sevgine ayrılık hükmünü giydirmedim. Gözlerinde kanayan bir hatıra olsam da ben senin sevgini hep nefesim bildim. Yüreğine dokunamadığım her gece taş dibekleri yumruklayıp sensiz denizleri yakıp yıktım. Sancıyla kavrulan bedenime yosun bağlamış taşları reva gördüm...

Bayatlamış bir isyanı üzerine giyinip ayrılığa bayrak açan ruhumu kalbimin ölümsüz sevdasıyla savaşlar açtım. Meydanlarda süngüsüz kalsam da sevdanı tek silahım bildim, ayrılıklar zafer çığlıkları atsalar da, ben seni kazandım. Biliyorum bu dünyada bize vuslat yasak, bize kavuşmalar hep ırak. Ama aşk bu değil midir ki; gitse de bir yudum gülüşüyle hala yürekte yaşatabilmek. Merak etme hüzün gözlüm; sen gitsen de ben sadece seni sevdim sevgili. Çünkü biz seninle aynı yürekle gülümseyip aynı gözle ağlayan iki imkansız yürektik kavuşmaları ölüme ertelenmiş…

Gitmiştin; ayrılığın meteliksiz sebepleri yamalı yüreğimde, kör hançeri göğsümde ışıldarken gitmiştin, haklıydın gitmekte. Ben gökyüzünden düşüp gülüşlerine yağan kar tanesiydim sen ise baharların en nazlı çiçeği. Yüreğine her sarıldığımda sen üşüyecektin, bedeli ödenmemiş acılarını bedenimle sardığımda yine de sen ayazlara yenik düşecektin. Oysa ben sadece senin yüreğin için gökyüzünden serpilmiştim dudaklarına. Sadece senin gülüşlerin için serilmiştim yapraklarına, sevdana doğmuşken kar tanesi iken ben senin yapraklarında ölmeye gelmiştim. Aldığın nefes benim mutluluğum bilmişken her acın benim ölümüm olacaktı...

Ben senin yüreğinde yeniden doğmaya değil, senin yapraklarında ölüme kanatlanmaya gelmiştin. Bilemedin seninle öleceğimi, bilemedin senin yüreğinde yavaş yavaş eriyeceğimi. Gittin, yapraklarından düşüp toprağa sarıldım, kanadı düşlerim, ezildi kelimelerim.
Ben senin yüreğinde ölmeyi isterken, ben toprağın avuçlarında yavaş yavaş eridim. Ama hiçbir zaman ayrılığa yenilmedim ben çünkü ben seni sensiz yaşatacak kadar çok seviyordum. Bir gülüşüne bedenimi ölümün ayak uçlarına serecek kadar çok seviyordum seni, çünkü; sen benim nefesimdin. Çünkü biz seninle güneşe mevzilenmiş sabahların avuçlarında vuslata gülümseyecek iki sevda tohumuyduk dallarında hep mutluluk çiçekleri açacak…

Şimdi benden uzaklarda olsan da gecenin karanlığında umuda gülümseyen o gözlerini düşlüyorum.Adını bilmediğim rüzgarlara seni anlatıyor, gökyüzümden gelip geçen turnalara seni soruyorum. Bensiz uzaklarda mutlu olduğunu duydukça bir çocuk gibi seviniyorum.
Gitsen de ben hala sendeyim sevgili, gözlerini gördüğüm ilk günden beri ben hep aynı yerdeyim. Unutma sevgili; sana göre hiç yaşanmamış, bana göre hiç sonlanmamış sevda masalının iki kahramanıydık seninle. Mavi bulutların kirpiklerinde yıkanmış cümlelerin vuslat kokan satırlarıydık biz seninle. Birbirimize severken ne savaşlar verdik seninle, imkansızlığı kelimelere ilmekleyip kavuşmalarımızı
ahirete erteledik...

Aynı gökyüzünün altında gezinip aynı baharlara gülümsedik. Aramıza devasa yalnızlıklar örüldü, sevdamız emeklerken bize kör uçurumlarda tek başımıza yürüme reva görüldü. Aynı baharda yaşarken ayrı çöllerde düştük seninle. Aynı kirpiklerinden akan iki damla gözyaşı iken sen baharlara gelin oldun ben ise toprağın kanayan yaralarına bir dirhem tuz. Gülüşlerimi yüreğine takıp tüm imkansızlığa inat bir gün kavuşabilseydik seninle; yağmura aldırmadan saatlerce dans edecektim seninle gökyüzünün şahitliğinde. Sırılsıklam olmuş tenine taze gülüşlerimin sıcaklığını serip adaklar adayacaktım her nefesine. Yağmur sonrası gökkuşağının güzelliğini çalıp baharın taze gelinciklerini örecektim naif yüreğine...

Söyle ey yar; bulutları saçlarıma indirip bir bahar günü gelecek misin gülüşlerimin sıcaklığına. Söyle ey yüreğimi acılarına adadığım sevgili; dönecek misin yüreğimin yalnızlığına. Eşlik edecek misin yağmurla gözyaşlarımın dansına, şahitlik edecek misin seni sensiz yaşatmama. Kelimelerin susmalarına üzerine örtüp ben satırlarda gittiğin güne ağıtlar yakıyor olacağım. Sensiz yaşadığım her güne gitmiş olsan da yaşadığım aşkın mutluluklarını bulutlara yazıyorum olacağım. Ve sen yazılan bu satırlardan habersiz bensizliğe uyandığında ben sana nefes alıyor olacağım. Gitsen de benden, ben hala seni seviyorum çünkü biz seninle hayat kadar yalan, ölüm kadar gerçektik...

İsmail Sarıgene

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik Empty
MesajKonu: Geri: Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik   Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik EmptyÇarş. Eyl. 11 2013, 01:59

çiçek16Allah razı olsun  çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Biz Seninle Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayat Kadar Yalan Ölüm Kadar Gerçektik...
» Adın Kadar Umut Yüreğin Kadar Hayat...
» Yalan Dünyanın Yalan İnsanlarıyız...
» Seni Seninle Paylaşamayacak Kadar Çok Seviyorum...
» İncitmeyecek Kadar Uzak,Üşümeyecek Kadar da Yakın Olabilmek...!!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: