ebeda
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ebeda

Sonu Olmayan Bir Yolda Birlikte Yürüyenlerin Sitesi
 
AnasayfaAnasayfa  Güz Yangını... Empty  Radyo  Latest imagesLatest images  AramaArama  Giriş yap  Kayıt OlKayıt Ol  
Son Konular
Konu Son Yazan GöndermeTarihi
Cuma Şub. 09 2024, 12:26
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:25
Cuma Şub. 09 2024, 12:24
Çarş. Ara. 06 2023, 12:37
Çarş. Ara. 06 2023, 12:26
Çarş. Ara. 06 2023, 12:20
Ptsi Ara. 04 2023, 15:55
Ptsi Kas. 06 2023, 20:33
Ptsi Kas. 06 2023, 20:23
Ptsi Kas. 06 2023, 20:19
Ptsi Kas. 06 2023, 20:17
Ptsi Kas. 06 2023, 20:16
Ptsi Kas. 06 2023, 20:15
Ptsi Kas. 06 2023, 20:14

 

 Güz Yangını...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mustafa43
Admin
Admin
mustafa43


Mesaj Sayısı : 12855
Kayıt tarihi : 03/07/08

Güz Yangını... Empty
MesajKonu: Güz Yangını...   Güz Yangını... EmptyPerş. Ağus. 22 2013, 21:38

Güz Yangını...

Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla...
Yakupoğulları´ndan yüz çevirdi de: "Ey Yusuf'un ayrılığıyla bana gelen hüzün" dedi. Kederinden gözlerine de ak düşmüştü. Artık derdini herkesten gizleyip duruyordu.
(Yusuf-84)

Seni anlatmayan kelimelerin şerrinden ALLAH'a sığınırım. Güz başıydı ayrılık yeni bir isimle dökülürken dudaklarından. Ben gittiğim yerlerden dönememek korkusuyla karamsar bir firkat saatine doğru sessiz adımlarla yürürken anladım. Anladım ki hüzündür senin gözlerinin rengi. Geceler böyle yazıldıysa kaderime, her vuslat aslında firkatin başlangıcıysa, biz böyle ayrılıp duracaksak, hasrete yeni bir isimle seslenmek gerek. Yoksa hicret aydınlığına erişir mi, bu ayrılıklarla sınanmış çöl yalnızlığım benim...

Güz başıydı efkârlı bir sonbahar yalnızlığına bürünmüştü ağaçlar, ben kuru dallar gibi duaya durmuş ellerimle sana taze bir miladı getirmeye hazırlanırken, vuslatı heba etti hicran takvimleri. Bana gitmek düştü, ağaçların ağladığını ben asıl o zaman görmüştüm. Rüzgâr akıyordu parmaklarım arasından, ayrılık bir kapı eşiğinde, siyah mermer zemin üzerinde yalınayak bekliyordu. Ağlıyor muydun bilmem ben seni öyle hatırlıyorum. Kapılar açıldı bana gitmek düştü, ayrılık ansızın içeri girdi, ruhuma dokundu, ben yoktum, ağlardın...

Zehir yeşili bir kedere dururdu yüreğim, neye tutunsam, onda yitip giderdim. Yüzün yansımalı bir yağmur; ıslatırdı yanaklarımı, yağmura tutunurdum. Yarı aydınlık bir odanın solgun gölgeleri denerdi duvarların sabrını, ağlardın ve sular yükselirdi, ağlardın ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmazdı. Ağlardın, ben bir ana tutunmuştum oysa sende yitip gittiğimi bilmezdin...

Güz başıydı şafağın yarı gölgeleri, tam gecenin karanlığından belliydi, ışığın adı anılmıyordu. Cinnet tutkunu bir geceden, aç gölgeler barındıran bir sabaha tutsaktı yüreğim, sen çığlıklarımı duymadın mı göklerden yere doğru. Sükûtu büyüyen feryatlarıma gizledim hüsranımı göklerden yere doğru bana gitmek düştü. Konuşurdun bir güvercin ürkekliğidir sesin, bilirim. Dudaklarından ayrılık dökülmeseydi, ben göçüp gitmeseydim; bozkırların labirentlerine doğru...

Güz başıydı sana uyanmak dururken, dumanı siyah kâbusların gerçeğinden, bulanık sular gibi kendimi kendimde yitirmeden ben bütün bir geceyi kuşkulu bir kıyamda, ağlamaklı bir duayla, neredeyse bir solukta yaşamışım da, bundan haberim olmamış, tabut yatağımı öksüz bırakmışım, taş yastıklara değmemiş başım. Ben bütün bunları sendendir sandım, sırtlanlar parçaladı uykularımı. Ellerim pırıl pırıl yararken gökyüzünü, yıldız yıldız rüyalar toplamak dururken sana, sana uyanmak varken tersten okunmuş alınyazım soldan sağa. Huzursuz bir yolculuğa sürüklenmişim. Ben seni akreplerin unutkanlığından kaçırdım bütün bir gece boyunca; senin bundan haberin var mı. Ben bütün bunları sendendir saydım...

Susardın kelimeler yaşama heveslerini böyle kaybederdi, bir örtü altında dinlerken kalplerin sessizliğini. Ellerimdeki ağaç tespihlerin de bir sırrı vardır elbet. Hu Subbuh bu sırla kuşlar, hafi bir sessizliğe doğu kanat açtılar kimseye söyleyemedim. Perdeleri bir rüzgâr dalgalandırdı ki, ismi zehir zemberek, ben bununla nefeslenirken en onulmaz yerinden yakalamışım sevdayı. Aşkın ölüme en yakın topraklarında mart ayına ümitli güller yetiştirmişim, ellerinin beyazına doğru. Gül yüzün gülsün isterdim güldü has güldü...

Güz başıydı güneş ayrılığa doğdu içimde sınırları ölüme yaklaşan karanlığın sancıları çoğalırken. Sabır menzilinde vurdular, göklere sevdalı bir güvercini, kan revan içinde kaldım. Selam göklerden yere doğru kader düştü üstüme. Kadir ayrılık bir sarmaşık gibi dolandı canıma bana gitmek düştü...

Ya Şafi Enteş-Şafi...

Sen yeni bir isimle susarken anladım ki, hüzündür senin gözlerinin rengi, anladım ki, hasrete yeni bir isimle seslenmek gerek. Sen yeni bir ismi susarken kapılar açıldı bana gitmek düştü siyah mermerlere secde ederken parçalanan alnımın yazısıyla. Sen yeni bir isme susarken göklerden yere doğru rüyalar inzal mi olunurmuş, bilinmez gece üstüme düştü. Ben bütün bunları sendendir saydım bana gitmek düştü, gül arzusu emanetim kaldı gam değmiş bu dallara, neylersin. Ayrılık ferman düştü göklerden yere doğru...

Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla...
Dediler ki, hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun; vallahi bu gamla sonunda eriyeceksin yahut helak olanlara karışıp gideceksin.
(Yusuf-85)

Başlayıp başlayıp biterken O’nun adıyla. Güz başıydı kendimden kaçıp gittim, gittim ve bittim...

Selam Sevgi ve Dua ile...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MaVi_GüL
Admin
Admin
MaVi_GüL


Mesaj Sayısı : 16821
Kayıt tarihi : 03/07/08

Güz Yangını... Empty
MesajKonu: Geri: Güz Yangını...   Güz Yangını... EmptyCuma Ağus. 23 2013, 00:31

çiçek16 Allah razı olsun çiçek16 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Güz Yangını...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sözümüzde Bir Orman Yangını
» Yangını Alevle Yazdım....
» Bir İç Yangını ''Özlemek''
» Yürek Yangını
» Evimizde Gıybet Yangını

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ebeda :: Sanat ve Edebiyat :: Makaleler-
Buraya geçin: